|
 |
|
 |
  |
|
Filistin'e bayram hüzünle geldi
İslam dünyasının en acı en hüzünlü en kanlı bayramı bu..
Bir yanda Irak'taki operasyonda ölenler, öte yanda Filistin Bayram namazını kılan Filistinliler'in ilk işi Arafat'ın mezarına gitmek oluyor. Gözyaşlarına dua mırıltıları karışıyor.
Filistin'e bayram hüzünle geldi
İslam dünyasının en acı en hüzünlü en kanlı bayramı bu. Bir yanda Irak'taki operasyonda ölenler, öte yanda Filistin Bayram namazını kılan Filistinliler'in ilk işi Arafat'ın mezarına gitmek oluyor. Gözyaşlarına dua mırıltıları karışıyor.
Ortadoğu'nun kalbinin attığı yerde, Ramallah'tayım. Sokaklarda yürüyorum. Yüzler, sesler, görüntüler hep birbirine geçmiş. Burada zaman durmuş sanki. Filistinliler Ebu Ammar'ı yani 'Kurtarıcı'larını yitirdiklerinden beri şoktalar. Önceki gün toprağa verdikleri Yaser Arafat sanki birdenbire karargahından dışarıya çıkıp onlarla konuşacakmış gibiler. Ölüm sözü ağızlarında, daha yüreklerine bilinçlerine inmemiş. Ramallah sokaklarında konuştuğumuz Kerim Abdülmecit'in sözleri her şeyin özeti gibi: "Galiba onun öleceğine hiç inanmak istemedik. Bize kim olduğumuzu anlatıp, birleştirdi. Bize rüyalarımızın peşinde koşmayı, direnmeyi öğretti. Şimdi bize düşen onun rüyası peşinde koşmaya devam etmektir. Bunu yaparsak adil ve huzurlu bir barış içinde yaşayacağız."
ONUN RUHU BİZİMLE Araplar Ramazan ayına bizden bir gün önce başladığı için dün burada bayramın ilk günüydü. Bayram namazını kılan Filistinliler, hemen Arafat'ın mezarına koştu. Bir çiçek bahçesine dönen kabrin etrafında gözyaşlarına dua mırıltıları karışıyordu. Gökyüzüne doğru çevrilen eller birer birer yüzleri sıvazlıyor. Gözler, duruşlar ne kadar çok şey anlatıyor. Her birinin arkasında uzun bir geçmişin derin anıları var. Filistin Davası için yakınlarını yitirenlerden biri de Leyla Eyup. İntifada sırasında bir eşini ve bir oğlunu kaybetmiş. Arafat'ın mezarı başında pür dikkat Kuran okuyor. "Onun ruhunun hep bizimle olması için dua ediyorum" diyor. 5 çocuğu daha var Leyla'nın bir de sorusu. Öyle bir soru ki, Ortadoğu topraklarının dünya kurulduğundan beri sanki yasası haline gelmiş. "Kısasa kısas" sözünü hatırlatıyor bana: "İsrail bize hep 'terörist' diyor. Filistin halkının özgürlüğünü, kendilerinin özgürlüğü için tehlikeli görüyorlar. Kendi özgürlüklerini bile ördükleri utanç duvarının arkasına gizleyerek böyle yaşayabiliyorlar. Peki ya bizim hiç hakkımız yok mu? İsrail bize huzur içinde yaşama şansı vermediği müddetçe, onların anneleri de benim gibi ağlayacak."
BARIŞ İSTENİRSE OLUR Peki ya bundan sonra. Leyla Eyup, Filistin halkının kendi özgürlüğü için Arafat'ın çizdiği yolu takip edeceğini söylüyor ve ekliyor: "Abu Ammar şehit oldu. Biz yıllardır şehitlerimizin yolundan gittiğimiz için yenilmedik. Hep öyle yapmaya devam ederiz." Sonra çocuklar gördüm. Yaşları küçük ama yürekleri acıyla yoğrularak büyümüş çocuklar... Çocuklar bayramı dört gözle bekler değil mi? Burada çocuklar bile bir başka. Onlar büyüklerinin ellerinden tutup oyun oynamaya değil Arafat'ın mezarına gelmişler. Naklen yayın araçları, sağa sola koşuşturan habercileri merakla izlerken, anne ve babalarıyla birlikte dua ediyorlar. Arafat'a koşanlar arasında Filistin Özerk Yönetimi'nin liderleri de vardı. Filistin Yönetimi'nin sözcüsü ve İsrail ile görüşmelerden sorumlu bakan Saib Erekat arka arkaya soruları yanıtlıyor. Erekat'ın seslenişi hiçbir yoruma gerek bırakmıyor: "İsrail'in barış planları varsa çözüm için görüşmeler yapılır. Ancak İsrail barış istemezse, Martin Luther King'i de Mahatma Gandhi'yi de getirip Filistin'de barış mücadelesine ortak etseniz onlar da İsrail gözüyle terörist olarak kalacaktır."
Zülfikar Ali AYDIN / MERKEZ
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|