 |  |
Taze fasulye tartışmaları
Türkiye'de 80 bin dernek var. ATO Başkanı Sinan Aygün, 'vatandaş örgütlenmekten korkuyor' diyor. Doğrudur. Bu meselenin ikili boyutu var. Birisi, nesnel yani ülke şartları; diğeri ise öznel, insanların bilincine ve duyarlılık noktasına ilişkin boyut... Bu iki unsur birbirini negatif olarak besliyor ve ortaya ülkenin fakir örgütlenme tablosu çıkıyor. Toplamı 80 bin olan derneklerin 58 bini zaten kooperatif... Vatandaş hükümetlerin veya devletin kararlarına ve uygulamalarına karşı maddi varlığını koruyabilmek, kişisel ekonomileri ve sosyal hakları için örgütlenmiş... Kooperatifleri saymazsanız, Sivil Toplum Kuruluşları anlamında ülkemiz çok yoksul. Toplumda pek yaygın olan, kişisel olarak kefeni yırtma, köşeyi dönme, paçayı kurtarma zihniyetini de hesaba katınca, insanların STK'lardan neden uzak durduğu açıklık kazanır. Faili meçhul cinayetler Türkiye'nin sosyo-politik yaşamında paradoksal bir yapı var. Toplumun, 5. Güç olarak örgütlenmesi, demokrasiye ve özgürlüklere yönelecek her türlü saldırıya karşı bir zırh olacakken, örgütlenmekten men edilmiş ve korkutulmuş toplum sonuçta her türlü saldırıya açık hale geldi. Toplum, örgütlenmekten çekindikçe yalnız kaldı, yalnız kaldıkça saldırıya uğradı. Perşembe günü Cumhuriyet Gazetesi'nde Emekli Hakim Hatice Sezen Öz'ün Cumhurbaşkanlığı'na ve Meclis'e hitaben yazdığı dramatik yazıyı okudum. Sezen hanım, eşi Doğan Öz'ün katledilmesi üzerindeki kalın sis perdesini sorguluyor ve daha birçok faili meçhul cinayete gönderme yaparak, nereye kadar devlet sırrı? diyordu. Vicdanı temiz insanları yüreğinden kavrayacak bir de yorum getiriyordu sonunda: Değerli insanların katledilmesinde ne gibi bir kamu menfaati vardır ki, bu cinayetler sır olarak değerlendirilsin? Gerçek şu ki, bir toplum, örgütlenmekten korkar hale getirilmişse her türlü saldırıya açık hale gelir. Bırakın STK'ları, Demokrasi'nin amiral gemisi Türkiye Büyük Millet Meclisi bile temel meseleleri açık açık tartışamıyor veya tartışmıyor. Toplum en temel meselelere duyarsız hale getirilmiş... Medyada yürütülmekte olan yüzeysel, kişisel ve popülariteye dönük tartışma ve yaklaşımlar kimseyi yanıltmasın... Elbet hafif ve eğlendirici konular da tartışılacak ama temel problemler daha nereye kadar ertelenerek, nereye varılacak? Ekonomik olarak, derli toplu programlarla her zaman düzlüğe çıkabilecek bir potansiyele sahip olan Türkiye'nin, esasta çözümlemesi gereken sadece iki problemi var: Faili meçhul cinayetler ve mevzuat marifetiyle yürütülen soygunlar! Yani, eli silahlı çeteler ile kravatlı çeteler meselesi... Bunun dışında, ister zinayı tartış, istersen taze fasulye tarifi yap, farketmez... Bir başka ifade ile söylersek: Demokrasinin, Türkiye coğrafyasında en fazla zorlanacağı problem, ittihatçılık sendromudur!
|