  |
|
Kilolarıyla kafayı bozanlar dikkat!
Sizi bilmem ama ben tükendim, bıktım, usandım 'öğğğ' dedim şu diyet meselelerinden. Konuyla alakalı ne yazıp çizmek, ne de bir satır okumak geliyor içimden. Gelin görün ki, siz onu bıraksanız da diyet sizi bırakmıyor. Gazetelerde, dergilerde, iş yerinde, kız toplantılarında en önemli mevzu bu. İnce misin, tombiş mi? Günde beş öğün "Kızım sana noooldu yani noooldu şişmişsin inanmıyorum", "Abi göbek yapmışız bakıyorum", "Bak beş kilo versen yıkılırsın" tonunda lafları işitmek ise cabası. Kardeşim salın bizi salın yaa, herkes baston yutmuş gibi görünmek zorunda mı? Herkes manken mi? Ayrıca şu diyetleri dillerine dolayanlar bir türlü hayal ettikleri vücuda kavuşamayanlar değil mi? Çok pişmanım ki, gençliğim çeşitli diyetlere deneme tahtalığı yapmakla tükendi. Karbonhidrat, protein, kan grubu, kalori, ayurveda, akupunktur, montiniac derken baktım ki, rutin şu; önce kilo ver, sonra acilen fazlasıyla geri al. Peşine iki üç hafta sapıt, ne bulduysan tıkın, pantolonlarına gireme, bunalıma gir. Biçare tekrar doğruu rejime... Eeee? Sonuç; fiilen olmasa bile zihninde devamlı diyettesin. Yay gibi gerginsin; vitrin önünde, aynada kendini süzersin. Ağız tadıyla bir çatal bile kek yiyemezsin. Yesen bile, vicdanın da seni yer. Çünküüü bu devirde güzel değilsen bir hiçsin!!! Ne koca var, ne iş, ne pohpohlanmak, ne hoş bir laf, ne ilgi...
Siliksin, bitmişsin, eziksin. Son iki aydır yetti gari pes dedim, diyet hadisesine son verdim. Üç kaşık yoğurt, yüz gram et, iki demet maydanoz, ılık suya limon hallerinden bayılmıştım yanii. Ot, ot, ot... Zaten fark ettim ki, ne vakit diyete girişsem gözümün önünde mantılar, börekler, lokmalar uçuşuyor. Yahu normal zamanda bu meretler aklıma bile gelmezdi benim. Nitekim ben bıraktım ablam başladı. Kız daha kahvaltı ederken akşam ne yiyeceğini, kaçta yiyeceğini planlıyor. Devamlı gözü saatte, aklı fikri diyette...
Kendisini ayakta alkışlıyorum. Derken bir akşam surat beş karış. Sizinki bir kilo almış mı? Artık manzarayı düşünün. Tam da bu hadisenin akabinde elime Dr. Ozan Tunçer'in 'Zayıflama Diyetleri Çöpe' kitabı geçti. Der ki; "Tüm zayıflama diyetleri bir süre sonra fıslar, organizma kıtlıktayım deyip kendini kitler, dünyada diyet yapanların yüzde doksan beşi verdiği kiloları geri almaktadır. Artık dünya bu gerçeğin farkındadır ve yepyeni bir yolda ilerlemektedir. Bu yol aslında burnumuzun dibindedir. İnsanın açlık, tokluk ve doyma hisleri..." Yani? Acıkınca yemek, doyunca yemeyi bırakmak! İşte tüm mesele bu! Haydaaa... Bu adam bizimle kafa mı buluyor yaa? Ben ölçüp biçmezsem, açlık krizleri geçirmezsem, rüyalarımda lokumları saymazsam kilo veremem ki! Üstelik canım ne çekerse onu yiyecekmişim...
Hadi canım... "Eğer adım Ayşe ise ben bu adamı yakalayıp, köşeye sıkıştırmaz mıyım?" dedim, Ozan Tunçer'le zayıflama üzerine sohbet ettim. İddiaları çok çarpıcı. Hadi pazar pazar zayıflama deneyimlerinizi düşünün, ben yarına Ozan Bey'le konuştuklarımızı yazacağım...
|