  |
|
Herkes aynı daraldık yani!!
Bu bir 'koyverdim gitsincilik' mi, 'bana ne yaaaa'cılık mıdır nedir? Özgür kız halleri fena halde bedeni sarmış bulunmakta. Belki de 'benim derdim elalemi niye gersin' fikrine kaynamışımdır. Bir rahatlık, vurdumduymazlık sormayın. Paşa gönlümün çektiği gibi kendimi şekillendirmeye, amanın millet ne diyecek paniklerine takılmamaya ve akabinde karşılaştığım şaşkın gözlere bakmaya bayılıyorum. Değişiklik öcü gibi korkutuyor adamı. Sürüden ayrılanı kurt kapar psikolojisi de cabası. Vallahi zor şey kendi istediğinin farkına varabilmek, hem de çok. Bir yanda doğuştan kafana kakılanlar, bir yanda toplu yaşamın mecburiyetleri, üzerine yanar döner beğenilme, takdir edilme isteği... Hepsi kasıyor, binbir türlü düşünceler yaratıyor... Peki ya ben? Özgürce seçimlerimi dile getirmem, uygulamam neden çevreye rahatsızlık versin ki anlamıyorum!! Saçlar aynı, kılıklar aynı, evlilikler aynı, üzüntüler aynı, tatile gidilen yerler aynı, muhabbetler aynı, hobiler aynı.... Daraldık yani. 'Yirmi beş yaş krizindeyim' yazımdan sonra gençlerden tutun da ellili yaşlardakilere kadar e-mail aktı. Gençler geleceklerini nasıl özgürce, gönüllerince yaşayabileceklerinin derdine kapılmış. Ellilikler ise bana her günümün tadına varmam gerektiğini, istediğim gibi yaşamamı, hiç endişelenmemi önermişler. 'Biz ettik sen etme hayatını ellere verme' tadında tavsiyeler göndermişler. Hani buradan kalkarak diyeceğim şu ki; ister saç, ister sevgili, ister kılık kıyafet, ister yaşam tarzı ya da dinlediğiniz müzik, gittiğiniz mekan... Sıkıldı mı insan, içinden dürter de dürter, basıverir üstüne yani. Sallayın gitsin, değişiversin. Elli yaşına gelince yirmilik bir genç kıza tavsiye e-maili yazmak istemiyorsanız tabii.
|