Bir pişirimlik kahvenin hatrı!
Yaşar Kemal'in Teneke'si, 50'li yılların Çukurova'sındaki bir kasabada, çeltik ağalarıyla yoksul köylüler arasındaki mücadeleyi anlatır... "Doğru"dan ve "hak"tan yana kararlar verdiği için "Ankara destekli ağalar"ın hışmını üzerine çeken "kaymakam"ın sürgünüyle de son bulur Teneke! Geçmiş yıllar içinde defalarca tiyatrosu yapılmış, "Kanal" adıyla filmi de çekilmiştir... Hem çeşitli versiyonlardaki oyunlar, hem de film, görkemli kalabalıklarca izlenmiştir...
*** Romanın bir yerinde şöyle bir sahne vardır.. Kahramanlardan biri, ipe geçirilmiş kahve fincanı taşmaktadır boynunda.. Adam, aslında, Birinci Cihan Harbi'nin, gözüpek davranan, yararlılıklar gösteren, bulunduğu savaş bölgesinde "kurtuluş"a katkıda bulunan neferlerinden biridir... "Gazi"dir yani...Ancak, "istiklal madalyasız"lardan!. Yıllar yıllar geçer; "hak etmeyen", hatta "kurtuluş"la hiç ilgisi olmayanların da "madalya" taktığını görünce, o da boynuna "mazi"den kalan bir kahve fincanını geçirip dolaşmaya başlar! Sorarlar.. -Nedir bu? Adam bıyık altından gülümseyip cevaplar.. "Cephedeyiz, dağın başnda... Komutanım geldi... 'Kahvenden ver bakalım bir fincan!" dedi.. Baktım, kendime ayırdığım bir pişirimlik kahvem vardı... Ne yapacağım, tabii ki o son kahveyi komutana ikram ettim seve seve! Yıllar geçti, ilgili ilgisiz kişilerin madalya taktığını görünce ben de komutana sunduğum kahvenin fincanını madalya niyetine taktım..." Teneke'nin bir başka çarpıcı bölümü de final sahnesidir... Kaymakam, çok uğraş verir, köylünün lehine "çeltik ağaları"nın haksız taleplerine ısrarla direnir ancak yenilir sonunda ve sürgüne yollanır! Kasabadan ayrılırken, bir dost sesi şunları söyler kaymakama.. -Doğruluk genellikle yenilir kaymakam bey... Doğru yanlızdır! Yalan ve yanlışlıksa örgütlüdür, güçlüdür!
*** Neyse, kıssadan hisse.. Bazen öyle bir hikaye olur ki... 50'li yıllarda yaşanmış olsa da 2000'leri de anlatır... O roman ya da hikaye, işte o zaman daha güçlü, daha kalıcıdır... Öte yandan şu gelip geçen günlere, "örgütlü" durumlara baktıkça kimi "yalan ve yanlışlıklar"ın gücüne şaşar durursunuz!
*** Yine, kıssadan hisse demem o ki... Teneke, yeniden sahnelere konuyor.. Bakırköy Belediye Tiyatroları Sanat Yönetmeni Müşfik Kenter, 29 Ekim'de yapılacak galayla Teneke'yi bir kez daha Yunus Emre Tiyatrosu'nda sahneye taşyor... Müziklerini Zülfü Livaneli yapıyor, "Hey gidinin Çukurovalısı" Yaşar Kemal de provalara katılıyor sıklıkla... "Teneke" etrafında buluşan, tiyatronun, müziğin ve edebiyatın bu üç büyük ustasında da bi heyecan, bi heyecan ki sormayın gitsin... Komisyonlar, el kaldırmalar, toplantılar ve yazılar telaşndan sıyrılıp, kendisini "en heyecan veren" işlerinden birine, yani, müziğine veren Zülfü Ağabey'le yaptığımız sohbetten özetleyeceğim bir şey daha var ki.... "Şu zor yollarda, çok uzun yıllara kalmaktır aslolan!" Haaa, bir not daha... Unutmayın ki... Bir pişirimlik kahvenin bin yıl hatrı vardır!
|