15 TEMMUZ ANISINA
15 TEMMUZ ANISINA
Muazzam bir yükseklikteyim,gök tüm renklerini giymiş üstüne,güneşin kızılı ton ton yayılmış ufuk çizgisine..Dağın zirvesine doğru yolun ne kadar kaldığını kontrol etmek için uçurum kenarından kafamı kaldırıyorum göğe, sonra onu görüyorum.Bir an,bir hayal gibi.Kocaman beyaz kanatları ile çullanıyor üstüme,o yükseklikten hızla beraber aşağı düşmeye başlıyoruz.Döne döne çakılırken vadiye ,ömrüm film şeridi gibi geçiyor gözümün önünden.. Bilincim,ışık hızında zihnimin en derinindeki anıları,sevdiklerimin siluetini çarpa çarpa yüzüme karanlığa gömülüyor..Gözümü açıyorum..tarifi imkansız güzellikte genişçe bir bahçe,çocuklar cıvıldıyor nehrin kenarında.Arkasında göz kamaştırıcı bir köşk,dışı mercan ve yakuttan.Kapısı inciden..Kapı açılıyor,onu görüyorum tüm ihtişamıyla ..Efendimiz s.a.v. tebessüm ediyor.
Tekrar uyanıyorum,bu sefer yerküredeki odamdayım.Annem ‘’Batuhan Batuhan’’ diye üzerimdeki örtüyü çekiştiriyor.
- Hadi uyan yavrum,sabah namazında dediydin ya 2 saat sonra kaldır annecim diye.
- Biliyorum anne…Ama uyanmak için kötü bir zamanlama..
- Neden ki? Annecim..
- İçimden ‘Çok güzel bir alemdeydim ama anlatamam birçok kez bu rüyayı gördüğümü annem ‘ diye geçirdim.Anlatırsam Efendimizin tebessümünü bir daha göremeyeceğime inanırdım içten içe.Askerdeyken de görmüştüm aynı içiçe geçmiş bu düşü.Bunun keyfini sürmeliydim.
- Yok bir şey annecim.Derin uykudaydım.Bilirsin biraz uykucuyumdur.
- Ah anasının kuzusu.Komandoydun yavrum benim..Kolay mıdır komando olmak.Çarpıştın Bitlis dağlarında.Hamdolsun yavruma kavuşturan Rabbime.Sen oralardayken ben de uykusuzdum burada annem.Geceler boyunca uyumadığım teeccütlere kalkıp sabahladığım zamanlar oldu.
- Biliyorum Annemmm…
Bir öpücük kondurdum ‘annemmm benim’ diyerek kafasına.Hızla kalktım.Üstümü başımı toparlarken annemin mutfaktan pişirdiği mis gibi menemen kokusu odayı doldurdu.’En sevdiğim’ diye fısıldadım.
-Annem mutfaktan seslendi:Yavrumm takvimdeki sayfalar çok birikmiş onları kopar da , getiriver.Sen kahvaltı yaparken ben de göz gezdiririm,hoşuma gidiyor okumak.
Ayetler hadisler falan oluyor ya..
- Tamam annem hallederim.
Hızla yaprakları koparmaya başladım.20 haziran,21 haziran…..14 temmuz ve heh işte 15 temmuz..Takvim yapraklarını üst üste dürdüm,yürürken mutfağa en üsttekine gözüm ilişti.
‘’Gevşemeyin,hüzünlenmeyin.Eğer inanmışsanız ,üstün gelecek olan sizsiniz.(Ali İmran,39)
Amenna ve Saddakna dedimm..İnanç ne güzel şey idi..Herşeye Galip gelen Allahımız vardı bizim..
ve
‘’Haçlıların Kudüs’ü İşgali (1099)’’
Mekke,Medine ve Kudüs..En sevdiklerim ‘dünyanın ötesinde’ şehirler..Ruhları var herbirinin..İsimleri bile diğerlerinden ayrılıyor..Adeta nurdan kelimeler..Aşağılık haçlılar bugün mi işgal etmişti Kudüsü..Ne kanlı bir gündü.O zamanla ilgili kaynakları okurken ağlamıştım.Değilmiydi ki küfür tek millet.Bir yere girince ancak kan ve gözyaşı götürürlerdi.Bunları geçirirken aklımdan annemin yamacına oturuvermiştim..
İş arama maratonu ile dolu yorucu bir günün ardından uyuyakalmıştım kanepede.Zaman gece yarısını geçmiş olmalıydı.Annem ile Babam çalan telefonunun ardından koşarak benim yattığım odaya girip TV yi açtılar.TRT spikeri bildiri okuyordu..
‘’Silahlı güçler yönetime el koymuştur…’’
Nasıl ya ! 2016 da böyle bir şey nasıl olabilirdi! ..Nutkum tutulmuştu,mideme kramplar giriyordu,beynim uyuşuyordu..Uyku sersemliğimi kanepeden fırlarken üstümden atıvermiştim.
Cumhurbaşkanımızı devirip ,idam mı edeceklerdi şimdi !! ….
-OLAMAZZ ,OLAMAZZZ,,ALLAHIM LÜTFEN BÖYLE BİR ŞEYİN OLMASINA İZİN VERME … diye ağlamaya başladı annem..
-Kendimi toparlayıp, Böyle bir şeye izin vermeyiz! Annemm sen ağlama dedimm..Milyonları ödürmeleri lazım bunun için..EvelAllah bizi öldürmeden Reisi almalarına izin verir miyiz hiç ? …Dakikalar geçiyordu..İçimde huzurla karışık inanılmaz bir cesaret büyüyordu,hissediyordum..Aynı hissi Bitliste dağa çıktığımız görevler öncesi de hissederdim..Ne kadar da çok dua edip arzulamıştım şehit olmayı..Nasipti herşey..Ne bir nefes fazla ne bir nefes az..
-Hemen telefona sarıldım..Hakanı,Bilali,Mustafayı aradım..Kardeşim biz çıkıyoruz dışarı buluşalım,ilçe başkanlığına gider bir sorarız..Milyonlar sokağa dökülmeliyiz,Reisimizi verir miyiz ? Bizi çiğnemeleri lazımmm…Benzer cümleler duyuyordum kardeşlerimden de hamd olsun..Biz ma aile hızlıca hazırlanıp evden çıktık…Yavaş yavaş diğer evlerden de komşular çıkıyordu dışarı..Herkes şaşkındı,doğru mu ya nasıl olabilir böyle bir şey diye söylene söylene emin adımlarla bir o kadar da üzgün ve vakurlu bir tavırla tam olarak nereye gitmemiz gerektiğini bilmeden içten gelen bir hissiyatla giderek kalabalıklaşarak yürümeye devam ettik..CNN türk’e cep telefonu ile bağlanmıştı Cumhurbaşkanı ,havaalanlarına demişti..
Sonra çocukluk arkadaşım Ahmet aradı..
- Batuhan biz köprüye gidiyoruz kardeşim..siz de gelin… tankları oraya yığmaya başlamışlar..
Tereddütsüz tamam dedimm…Anneme direkt söyleseydim annelik içgüdüsü ile engel olmaya çalışabilirdi…
Babama dedim ki: Babam, siz ilçe başkanlığına gidin..Ben arkadaşların yanına uğrucam onları da toparlayıp birleşiriz sonrasında..
Babam olmaz oğlum yanımızdan ayrılma dedi..Annem de gitme yavrum bir şey olacak ise hepimize aynı an da olsun.Sen gidersen aklımız kalır dedi..Yok annem kısa sürecek.Yakındalar ,bir gideyim ben,merak etmeyin dedim..Köprüye gidince onları cepten arar güvende olduğumu döneceğimi söyler,ikna ederdim nasıl olsa…Annem ile babamı ikna etmeye üzerime yoktu..Canlarımdı onlar benim..
Onlardan ayrılıp yürüyerek hızla köprüye doğru yol aldık..Altunizade üzerinde insanlar grup grup birleşmeye başlamış idi zaten…Köprüye köprüye! …Vatanı savunmaya,hükümeti korumaya,irademizi ayaklar altından kaldırmaya…Gençler ağırlıktaydı,kadınlar,amcalarda vardı…Tüylerim diken diken olmuştu,adeta üzerimize manevi bir sükûnet ve güç inmişti…tank çıksa karşıma elimde durdururdum o kadar farklı hissediyordum…Adım atarken , ‘La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin’ zikrini çekiyordum içimden.Yunus a.s.’ın zikri idi balığın karnındayken Rabbine bu zikir ile niyaz etmiş ve aydınlıklara kavuşmuş idi..Ben de ülkem için,tüm mazlumların dünyadaki tek umudu olan biricik Devletim için,değerli Cumhurbaşkanım ve arkadaşları için aynı şeyi diliyordum..Onların sonları ,her aklıma geldiğinde kalbimin burkulduğu Adnan Menderes ve arkadaşları gibi olamazdı..Lütfen Allahım bize yardım et deyip,dua ede ede köprüye vardık…
Ve sonrası ….Direndik,teker teker arkadaşlarım sniper atışları ile yere yığılırken..Bu kadarını da yapmazlar kendi vatandaşlarına kurşun sıkmazlar diye düşünür iken,2 ay önce görevden döndüğüm komandosu olmaktan gurur duyduğum Peygamber ocağı ordumuza mensup olduğunu iddia eden aslında birer hainden başka hiçbirşey olmayan canavarlar,ellerinde sadece Al bayrağımızı taşıyan vatan evlatlarını birer birer şehit ettiler…
Bedenlerimizi siper ettik, ‘’Eve erzak almaya değil, devlete sahip çıkmaya gelmiştik,son damla kanımıza kadar mücadele edecek idik,farklı bir sabaha uyanacaktık hep birlikte’’inandık,mücadele ettik,gözümüzü bile kırpmadık..Rabbimin ayetinde bahsettiği gibi manevi ordularla desteklendik..
Kim bilebilirdi ki,Bitlis dağlarında hayal ettiğim kavuşmanın ve arzuladığım akıbetin beni Köprüde bulacağını..Kaderdi herşey ama aynı zamanda istemekti de..Gerçekten kalpten isteyince Rabbim duaya icap ederdi..
Sabaha karşı tiz bir ses,sol kaburgamı delip geçti..Önce ayaklarım uyuştu,üşüyordum ve hiç korku ve acı hissetmiyordum..Kelime-i Şehadet getirdim..Anamı son bir kez görebilseydimm diye aklımdan geçirdim.. Ama herşey nasipti, Ne bir nefes fazla ne bir nefes az..Gözlerime karanlık bir perde indi…
Muazzam bir yükseklikteydim,gök tüm renklerini giymişti üstüne,güneşin kızılı ton ton yayılmıştı ufuk çizgisine..Dağın zirvesine doğru yolun ne kadar kaldığını kontrol etmek için uçurum kenarından kafamı kaldırdım göğe, sonra onu gördüm.Bir an,bir hayal gibi.Kocaman beyaz kanatları ile çullandı üstüme,o yükseklikten hızla beraber aşağı düşmeye başladık.Döne döne çakıldık vadiye ,ömrüm film şeridi gibi geçti gitti gözümün önünden.. Bilincim ,ışık hızında zihnimin en derinindeki anıları,sevdiklerimin siluetini çarpa çarpa yüzüme sonsuzluğa gömüldü..Gözümü açtım..tarifi imkansız güzellikte genişçe bir bahçedeydim,çocuklar cıvıldıyordu nehrin kenarında.Arkasında göz kamaştırıcı bir köşk vardı,dışı mercan ve yakuttan.Kapısı inciden..Kapı açıldı,onu gördüm tüm ihtişamıyla ..Efendimiz s.a.v. tebessüm ediyordu…
ŞEHİT BATUHAN ERGİN ANISINA..
(1995 - 15 Temmuz 2016)
ŞEHADET YERİ
15 Temmuz Şehitler Köprüsü
EMEL EROĞLU