Mahmut Kaşıkçı ya da Metin Tokel adlarını duydunuz mu?.
Ya da Sema Çelik?.
Nerden duyacaksınız ki?. Oysa üçü de "Muhteşem" insanlar, bunların.. Onları bana, cumartesi gecesi, Çanakkale sahilinde şirin bir restoranda, harika bir dostlar ekibi ile yemek yerken Mete Gökçe anlattı..
O da mı kim?.
Bir isimsiz "Muhteşem" de, o işte.. Hepsini anlatacağım..
***
Sema Çelik, Yüksekova Fatih Sultan Mehmet Ortaokulu müzik öğretmeni..
Okulda "Mavi Hayaller Çocuk Korosu"nu kurmuş.. 2014-15 ders
yılında.. Mezunlar gitmiş, yeniler gelmiş,
koro devam etmiş.. 23 Nisan'da, 10
Kasım'da, 18 Mart Çanakkale Şehitleri
Anma Günü'nde, 13 Mayıs Bahar
Bayramı'nda konserler vermişler.
Bu koroyu işte, temmuzun ilk haftasında, Çanakkale'de iki yılda bir düzenlenen "Çanakkale Korolar Festivali'ne götürmek istemiş işte Sema Hoca.. Ama Yüksekova, yani Hakkâri nire, Çanakkale nire?.
"Mavi Hayaller Korosu" için bile, hayal ötesi..
İşte o zaman ortaya çıkmış
Mahmut Kaşıkçı.. Yani, Yüksekova Kaymakamı.. İşte o zaman ortaya çıkmış
Metin Tokel.. Yani, 3. Piyade Tümen Komutanı.. Mucize gerçekleşmiş. Mavi Hayaller Korosu Çanakkale'ye gelmiş, festivale katılmış..
Mete Gökçe anlatırken, gözleri yaşarıyor.. Dinlerken de benim..
"İlk defa deniz gördüler bu çocuklar.. Hepsine mayolar verdik, ilk defa denize girdiler.. Son gün, bütün korolardaki çocukları ve gençleri tekne gezisine çıkardık. İlk defa tekneye bindiler Yüksekovalı küçük öğrenciler.."
Mavi Hayaller'in "Mavi" ile buluşmasını anlatıyor, Mete Gökçe..
İki yılda bir yapılan Çanakkale Korolar Festivali'ni "Dördüncü" defa başarıp, sekizinci yıla ulaştıran ve gelenekselleştiren isimsiz kahramanların başında gelen Mete Gökçe.. Festival Genel Sanat Yönetmeni..
Geç vakit otele döndüm.. Kafamda Yüksekovalı "Mavi Hayaller" varken, televizyona dokundum.. Ne var ne yok!..
NTV alt yazı geçiyordu. Yüksekova'da, hem de Yüksekova'da, PKK, yol yapımında çalışan sivillere saldırmıştı.. Dört Ölü..
Mavi Hayaller'i anlamaya çalıştım.. Hayatlarında ilk defa deniz gören, ilk defa denize girip, tekneye binen, ilk defa harika bir salonda sahneye çıkıp, o salonu dolduran yüzlerce insan tarafından çılgınca alkışlanan çocukları düşündüm..
Nerden nereye gelmişlerdi ve yarın gene nereye döneceklerdi?.
***
Bizim ülkede en olmayan şey, "Haberleşme!.."
Yıllar yılı bu köşede imrenerek yazdıklarımı okursunuz, her yıl geleneksel bir konser veren İstanbul Ermeni Cemaati Korosu ve Halk Oyunları gurubu hakkında..
"Başka guruplar niye böyle korolar kurulmaz" diye sorarım hep!. Kurarlarmış meğer..
Çanakkale Korolar Festivali'ne bu yıl, yurdun dört bir yanından tam 28 koro katılmış.. Orta okul, lise, üniversite, üniversite mezunları, sivil toplum örgütleri koroları..
Bunlar gelenler?. Gelemeyenler.. Demek var.. Var ama, haberimiz yok..
Çünkü haberleşme yok.. Öyle yok ki, benim gibi bu işlere fena halde meraklı birisi, Beylikdüzü Klasik Müzik Festivali'ni, bu yıl orada söyleyen arkadaşlarım "Üç tenor/ Şenol Talınlı, Ayhan Uştuk, Aydın Çınar" dan alıyorum.
Çanakkale Korolar Festivali'ni bana duyuranlar da onlar.. Peki organize edenler niye duyurmuyor?.
"Efendim medyaya bültenlerimiz gitti.."
Medyaya bülten demek, çöpe bülten demek.. Haberleşme için bizahmet "Nokta atış" yapacaksın. Böyle şeyleri yazan kaç kişi var ulusal basında.. Parmak hesabı saysan ikinci ele gerek zahmet kalmaz.. Bir avuç insanı belirlemek, onlara doğrudan bir mail, ya da telefon mesajı yollamak çok mu zor?.
Bunu bir öğrensek artık.. Bilsem en başından gelir, bütün koroları dinler yazardım. Haberim olduğunda, Kapanış Konserine gelmişti, sıra..
Geçenlerde yazmıştım..
Mimar Sinan Konservatuarı'ndan bir bale öğrencisinin annesi "Yıl sonu gösterilerine gelirdiniz çocukların, görünmez oldunuz" dedi..
"Haber verdiler de gelmedim mi" dedim..
Gittiğim her gösteriyi yarım gazete sayfası yazdığım halde, o üniversitenin benim vergilerimle maaş alan İletişim Danışmanları, ya da yılsonu gösterisini düzenleyenler, bizahmet edip, "Hıncal Bey, gösterimiz, şu tarihte, şurda" demiyorlar.. Ben tesadüfen duyar da gidersem.. Oysa hepsinin elinde akıllı telefon var, ellerinde parçalanası..
***
Neyse.. Bugünlük yerim doldu..
Yarın Muhteşem Üç Tenor Konseri'ni anlatacağım.. Çanakkale ve
Yol Notlarımla birlikte..