Kilis Müftüsü dedem, Muharrem Efendi, şöhreti İslam alemine yayılmış bir din alimiydi. Büyüdüğüm evimize sık sık, Arap dünyasından, en başta da Suudi Arabistan'dan heyetler gelirdi. Konuklar, dedemden, Kutsal Kitabımızla ilgili yorumlar isterler, zaman zaman da doğruluğundan şüpheye düşülen Hadislerin sahihliğini danışırlardı. Bu da önemliydi. Çünkü peygamberimize ait oluğu rivayet edilen 1.5 milyona yakın hadis, ağızdan ağıza dolaşırken, bugün ulema tarafından sahihliği kabul edilen hadis sayısı 30 bin civarındadır.
Padişah tarafından Şeyhül İslamlık teklif edilen dedem "Ben memleketimden ayrılmam" diye Kilis'i terk etmemişti. İstiklal Savaşı'nda, Kilis ve Antepli mücahitlerin -ki iki büyük dayım da aralarındaydı- bizim ev, Fransızlara direnenlerin karargahı gibiydi, dayımlar anlatırdı.
İlkokuldayken dedem bana, Kuran-ı Kerim'in Türkçe mealini okumamı söylemişti. "Merak ettiğin her sorunun yanıtını orda bulacaksın" demişti..
"Dinimizi, öteki dinlerden ayıran en büyük özellik, bizde ruhban sınıfı yoktur. Yani İslam'da Yüce Allah ile biz kulları arasına kimse giremez. Her şey kitapta yazılıdır. Onu oku.. Kur'an zaten 'Oku' demek.."
Her yıl aralık ayında tekrarlanan "Noel, Yılbaşı, helal, haram" tartışmaları gene patlak verince, hatta ülke insanını bu defa saldırgan ikiye böler hale gelince, dedemin öğüdü aklıma geldi.
Kitaplığımda Elmalılı Hamdi Yazır ve çağdaş uzmanlardan, nurlar içinde yatsın, dostum Yaşar Nuri'nin mealleri vardı.
Aldım elime birini.. Sureler sıralamasına baktım.
Meryem Suresi vardı, Kur'anda..
Açtım, 98 ayetlik surenin Türkçe mealinin tamamını okudum.
İşte, o sureden, Meryem'in İsa'yı doğurması ve İsa'nın daha bebekken konuşması mucizesini anlatan ayetleri, aynen buraya alıyorum..
Siz de okuyun..
***
15. Doğduğu gün, öleceği gün ve diriltileceği güne selam olsun!
16, 17. (Ey Muhammed!) Kitapta (Kur'an'da) Meryem'in öyküsünü de onlara anlat. Hani ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmiş ve kendini onlardan uzak tutmak için onlarla arasında bir perde germişti. Biz, ona Cebrail'i göndermiştik de ona tam bir insan şeklinde görünmüştü.
18. Meryem, "Senden, Rahmân'a sığınırım. Eğer Allah'tan çekinen biri isen bana kötülük etme" dedi.
19. Cebrail, "Ben ancak Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim" dedi.
20. Meryem, "Bana hiçbir insan dokunmadığı ve iffetsiz bir kadın olmadığım halde, benim nasıl çocuğum olabilir?" dedi.
21. Cebrail, "Evet, öyle. Rabbin diyor ki: O benim için çok kolaydır. Onu insanlara bir mucize, katımızdan bir rahmet kılmak için böyle takdir ettik. Bu zaten ezelde hükme bağlanmış bir iştir" dedi.
22. Böylece Meryem çocuğa gebe kaldı ve onunla uzak bir yere çekildi.
23. Doğum sancısı onu bir hurma ağacına yöneltti. "Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitmiş olsaydım!" dedi.
24. Bunun üzerine Cebrail ağacın altından ona şöyle seslendi: "Üzülme, Rabbin senin alt tarafında bir dere akıttı." 25. . "Hurma ağacını kendine doğru silkele ki sana taze hurma dökülsün." 26. "Ye, iç, gözün aydın olsun. İnsanlardan birini görecek olursan, "Şüphesiz ben Rahmân'a susmayı adadım. Bugün hiçbir insan ile konuşmayacağım" de.
27. Kucağında çocuğu ile halkının yanına geldi. Onlar şöyle dediler: "Ey Meryem! Çok çirkin bir şey yaptın!" 28. "Ey Hârûn'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi." 29. Bunun üzerine Meryem, çocukla konuşun diye onlara işaret etti. "Beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz?" dediler.
30. Bebek şöyle konuştu: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. Bana kitabı (İncil'i) verdi ve beni bir peygamber yaptı." 31. "Nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekatı emretti." 32. "Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı." 33. "Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selâm, (esenlik) verilmiştir." 34. Hakkında şüpheye düştükleri Meryem oğlu İsa'ya dair Allah'ın sözü işte budur.
35. Allah'ın çocuk edinmesi düşünülemez. O bundan yücedir, uzaktır. Bir işe hükmettiği zaman ona sadece "Ol!" der ve o da olur.
36. Şüphesiz, Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse yalnız O'na kulluk edin. Bu, dosdoğru bir yoldur.
***
Okudunuz mu?. Dikkatle okudunuz ve bizim kitabımızda Meryem ve İsa'nın, Hazreti Muhammed'e hitap eden, Yüce Allah tarafından nasıl anlatıldığını gördünüz mü?. Ben sadece doğumu anlatan bölümü aldım. Daha meraklıysanız, Google girin.. Diyanet İşleri Başkanlığı, ya da Elmalılı'nın meallerinden birine girin, 98 ayetin tamamını okuyun. Dahası.. Kitabımızda İsa ve Meryem'le ilgili daha bir yığın ayet var. Onları da internette bulabilirsiniz. Onları da okuyun..
Onun bunun değil, Kutsal Kitabımızda, Yüce Tanrı'nın sözlerini okuyun ve aracıları çıkarıp, "Doğru"yu, Allah'ın kelamından öğrenin..
Kur'an'ı kerimde Yüce Allah, biz kullarına diyor ki, "Doğduğu gün, öleceği gün ve diriltileceği güne selam olsun!"
..ve diyor ki, "İsa'nın doğumuna, Yüce Allah, daha dünyayı yaratırken karar vermiştir."
O Doğum Günü, işte Noel!. Yüce Allah'ın ezelde karar verip, ezele dek kutsadığı bir doğum günü, o Allah'ın kulu bizlere nasıl "Haram" olabilir?.
Noel'in kendisi kutsal kılınmışken, Noel'le tek ilgisi ayni haftaya düşmek olan bir astrolojik, yani bilimsel olay, Yılbaşı nasıl lanetlenir?.
O astrolojik yıl, hemen bütün dünya tarafından kullanılır.
Biz de kullanırız. Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'in doğum gününü de, o astrolojik takvime göre her yıl, nisan ayında bir hafta boyu kutlamıyor muyuz?.
Kutsal Doğum Haftası, bazı yobazların "Haram" ilan ettikleri Yılbaşı'ndan itibaren gün gün sayılarak, her nisan ayında kutlanmıyor mu, ülkemizde..
Yılbaşı haramsa, kendi Peygamberimizin doğum gününü, o takvimle kutlamak ne oluyor?.
Bana sorarsanız dostlar,
Benim yaptığımı yapın. Yatağınızın baş ucunda bir Kur'an-ı Kerim meali bulundurun. Her sorunuzun yanıtı o kitabın içinde var!.