Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

En büyük hazine!.. Dostlar!..

Bin teşekkür dostlarım!..
En büyük hazinenin dostlarım olduğunu bana bir kere daha nasıl kafama vurarak anlattınız!..
1 Kasım Salı doğum günümdü..
77 bitti.
78'e ayak bastım..
Dimdik, ayakta ve haftada üç gün, yürüme bandlı (Koşu yok) bisikletli ve pilatesli (Teşekkürler Kazım Hocam..) olarak..
Kanuni Süleyman'ın deyişini hatırlayarak..
"Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.."
Oysa Yavuz'u da hatırlayabilirdim, genç yaşınsa Şir-i Pençe'den (Şark Çıbanı derler ama, bir kanser türü kesin..) ölmüştü..
"Şirler pençe-i kahrımda olurken lerzan Beni bir gözleri ahuya zebun etti felek!." Sağlık mutluluk.. Dostlarla bir arada, dostlar tarafından hatırlanarak sağlık, Ali Baba'nın Hazinesi..
1 Kasım Salı'dan beri her an, her öğle, her akşam "Açıl susam açıl" diyorum, hazineme..
Salı benim en yorucu günüm..
Öğleye kadar yazı..
Çık, salı yemeğimiz..
Çık, 90a çekimleri..
Çık.. O gece de Beşiktaş maçı var, millet gelecek, evde hazırlık..
İlk pasta "Salı Yemeği"nde olur diye beklerken, odamın kapısı açılıp, başta çifte Yaseminler, bizim katın kızları ellerinde pasta içeri dolmazlar mı?.
Haydi üfledik, kestik, tattık..
Sarılıştık..
Salı Yemeği.. Neşeyle, sohbetle yiyoruz. Telefon yasak ya o yemeklerde, lafa limon sıkan da yok!..
Borsa'nın enfes yemekleri, Nadir Güllüoğlu'nun harika baklavaları..
İsmet Kolay'ın en güzelinden meyvaları.. Aralarında "Ekşi Elmalar" da var.. Aynen Yılmaz'ın filmindekiler kadar ağız sulandırıcı..
Bitti.. Al sana bir pasta daha..
Üfledik, kestik, tattık..
Gittik çekime.. Her zamanki gibi Serkan Müdürümle kavga döğüş, bitirdik.. Ben geleneksel el sallarken, canlı yayına bir pasta girmez mi?. Onu da üfledik, kestik, tattık.. (Ben şeker hastasıyım ha!..) Gece için davet yok.. Belli bu defa kimse Ünal'a da görev vermemiş "Senin işin Hıncal Abini falanca yere getirmek" diye..
"Maça kadar evde uzanırım" diye geldim eve.. Her zamanki gibi bahçe yolundan, yani arkadan girdim. Hava serin ama baktım benim beş tane yavru orda, tabaktan sütlerini içiyorlar.. Her ihtimale karşı oraya gelen Fatoş'a da sordum..
"İçerde kimse var mı" diye..
Benim yardımcım beni satmış, ne bileyim.. "Yok" dedi. Oturdum kedilerimi seyretmeye ki, içerden koro sesi.. Önde hem de nasıl sanat eseri bir pasta.. Özel yapılmış, resmimle.. Devasa. Pastayı tutan Erol Kaynar!.. Arkasında hepsi hasta Beşiktaşlı dostlarım..
Erhan Solu en önde..
Yahu az sonra Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi maçı var.
Hepsinin locası var.. Oraya gidip maç havasına gireceklerine, beni bekliyorlar içerde oturmuş iyi mi?.
Arkadan ikinci şaşkınlık..
Kemal'le sevgili Nükhet de Ankara'dan gelmişler.. O daha da iyi mi?.
Bu Kemal'de çok hakkım vardır.
Bebekken az mı ayağımda uyuttum. Bezlerini bile yıkadım.
Annemin başka yardımcısı yok ki?. Çocuk o gün bugün bitiremedi borcunu.. En iyi günümde yanımda..
En kötü günümde yanımda..
Allah herkese Kemal gibi bir kardeş versin.. Amin!..
Arkadan Betül Demir, Zeynep Özyılmazel kardeşlerim.. Bizim Zeyno organize etmiş, arkamdan, herkesi..
Bu kadar "Arabacı" yetmezmiş gibi, en hasta Beşiktaşlı Neco da balkondan içeri girmez mi?.
Ertesi akşam çarşamba..
Ara ara Türker Ağabeyle buluşur yemek yeriz.. Bu defa "Çengelköy İskele"ye gittik..
Kemaller de geldi..
Gene keyifli bir yemek.. Bizim Türker Ağabey yemeklerimiz onda biter..
Saate baktım..
"Hadi tamam" dedim.. "Tamam" dedi Türker ağabey.. Salonun ses düzeni başladı.. "Happy Birthday" diye.. Geldi mi koca bir pasta..
Üfledik, kestik, yedik.. Yani ben Şeker Hastasıyım ya, tadıyorum güya.. Tada tada bir koca pasta götürdük, salıdan beri..
Cuma günü haftalık kontrol için hemşirem geldi. Tansiyon tamam.. Fevkalade..
Parmağımı uzatmamı bekliyor.
Bir damla kanla şekerimi ölçecek..
"Bu hafta şeker ölçme yok.
Moralimi bozma.. Hayatımın haftasını yaşıyorum" dedim..
Sadece sürprizler değil, dünyanın dört bir yanından mesaj yağıyor.. Cep telefonumun şarjı aldığımdan beri ilk defa bitti, inanın..
Ne güzel şeyler yazmışlar..
Okuyorum..
Doyamamış bir daha okurken, yenisi geliyor..
Ama benim bir numaram Ayşem'den gelen oldu.
Özyılmazel.. Seyşellere gitmişti, THY'nin "Açılış Uçuşu"nun davetlisi..
Dünyanın öbür ucunda, dünyanın en güzel sahiline inmiş, kumlara adam boyu harflerle "Hıncal"yazmış, mesajlamış "Nice Yıllara" diye.. (Bakınız sayfadaki resim. Resim altını bilerek yazmadım.
Sürpriz size de olsun diye..) Hadi benim yerimde olun da ağlamayın bakalım..
Ben bana gelen mesajları siler atarım.. Bunları silmeye elim varmadı, hepsinin kopyası kalbimde durduğu halde.
Cevap yazdığım, yazamadığım, teşekkür ettiğim, edemediğim bütün dostlara.. En büyük hazineme..
Teşekkür!.. Teşekkür!.. Teşekkür!..
Bu dostlarla Hıncal, sen ölsen de, ölmezsin!.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA