Cumartesi gecesi, Akhisar deplasmanında iki Galatasaray izledik.
Birincisi son iki yılın en güzel futbolunu oynadı.
İkincisi "Eyvah, bu yıl Avrupa'ya değil, kümede kalmaya oynarız" dedirtti.
Galatasaray sahaya, nihayet olması gereken 11'le çıktı ve oynaması gereken futbolu oynadı.
Bu 11'in de, bu futbolun da sahibi, büyük ölçüde, sonradan vaz geçerek hem kendini, hem takımı bitiren Hamza Hamzaoğlu idi..
"Büyük ölçüde" dedim..
Hamzaoğlu çift santrforla, 4-4-2 oynardı. Bu defa tek santrforla 4- 3-3 oynayan bir takım izledik., İşin sihirli yanı, iki taktiğin de, sağda ve solda kurulan üçgenlerle rakip kanatlarının çökertilmesiydi.
İsimler bile ayniydi hemen hemen..
Sağda Sabri, Selçuk ve Bruma.. Solda Carole, Sneijder ve Yasin üçgenleri..
Daha üçüncü dakika, klasik Galatasaray golü yediler. Duran top ve yan toplara 5 yıldır doğru dürüst savunma yapamıyor Galatasaray.
Yan toplarda Muslera da, yarım kaleci ve bunu bile bile arka direğe hala adam koymuyorlar. Arka direğe bir korner ve gol. (Bu sahneyi kaç kere yazdığımı unuttum.) Buna rağmen 63'üncü dakikaya kadar öyle müthiş oynadı ki Galatasaray "Nasıl olsa goller gelecek" diye hiç istifimi bozmadan puromu tüttürdüm.
İki yandaki üçgenler, Selçuk ve Sneijder'in bu defa çok hırslı ve istekli oyunları ile makine gibi işliyor, Akhisar savunması hemen her akında çöküyordu. Çift santrfor olsa galibiyet çoktan gelmişti. Ama eninde sonunda gelecekti.
Öylesi. Geldi de..
Eren'in beraberlik, Yasin'in galibiyet gollerinden sonra o enfes oynayan Galatasaray gitti, Akhisar önünde 2-1 korumak isterken perişan olan bir Galatasaray geldi.
Hücumda çok iyi Carole, savunmada dökülüyor, Sneijder ve Yasin ona yardıma gitmiyor Carole'ün dökülmesi, Hakan'ı da bozuyor.
Chedjou her zamanki riskli ve çok hatalı oyununu oynamayı sürdürüyordu.
Savunmada ne yaptığını bilerek ayakta kalan tek kişi Sabri'ydi. Galatasaray taraftarının yıkanmış beyni ile nefret ettiği Sabri..
O dakikadan sonra Akhisar ne akınlar yaptı, neler kaçırdı, Muslera neler kurtardı yaz yaz bitmez. Hele Eren, sebebi hala Türk medyasında haber olmayan (Utanın Galatasaray muhabirleri) bir baş dönmesiyle sahayı terk edince, takım iyice çöktü..
Levent (Sen kimsin) Nazifoğlu, Eren çıkarken, yedekte santrfor yok. Carole dökülürken yedekte sol bek yok.. Anladın mı Umut'un ve Olcan'ın gereğini?.
Anladın mı sana niye "Sen kimsin" dediğimi?..
Ayni gece Real Madrid'i izledik, fena halde zorlanırken.. Onlar satışa çıkardıkları, hala takım aradıkları James Rodriguez'i oyuna sokup maçı kurtardılar. Yani "Bu adam on para etmez, onun için satışa çıkardık, kimse talip olmasın" demediler..
Tam tersine ellerindeki varlığı hem maçı kazanmak için kullandılar hem de James'in değerini arttırdılar.
Senin kafan bunu alır mı Levent!.
..Ve senin kafan, 63'üncü dakikadan sonra, Carole'ün, iki stoperin dökülmesi, Selçuk ve Sneijder'in yorulmasıyla duran Galatasaray'ı Riekerink denen "Futbol Özürlü Adam"ın, kenarda Hamit ve Serdar Aziz otururken, 3. değişiklik hakkını dahi kullanmadan maçı nasıl boş gözlerle seyrettiğini de alır mı?.
Bu mudur Galatasaray'ın hocası?.
Adam önündeki maçı okumaktan aciz.. Ama 0 puanlık olması gereken Galatasaray hem de nasıl bir kısmetle 6 puanlı.. Sonuncu olması gerekirken, lider!.
Ve de benim tabelacı ve de fena halde Fenerli medyam övgü yarışında..
Skora göre yazıyorlar da, yazmak işlerine geliyor.. "Aman bu Riekerink kalsın da bitirsin Galatasaray'ı.." İki haftanın özeti..
Karabük'ten ve Akhisar'dan dörder yiyecekken üçer puan aldı, Galatasaray!. Yani iki defa sıçradı çekirge!..
İşte benim Akhisar notlarım.
63. dakikaya kadar.. Muslera (4)- Sabri (7), Chedjou (5), Hakan(7), Carole (6)- Selçuk(7), Tolga (7), Sneijder (7) - Bruma (7), Eren (7), Yasin (7).
63. dakikadan sonra..
Muslera (8)- Sabri (7), Chedjou (3), Hakan (4), Carole (2)- Selçuk (3), Tolga (5), Sneijder (3)- Bruma (4), Josue (4), Yasin (7)(Sinan: Sanki oyuna girmedi.).
Yasin'e özel not: İyi topçusun ama, temiz oyna.. Pislik yapma..
Rakibi oyundan attırmak, faul almak değil görevin.. Sonuna dek ayakta kalmaya direnmek. Oyunu sonuna kadar sürdürmek. Ben hakem olsam, senin lehine bir faul çalmam ama hakemi aldatmaya teşebbüsten durmadan kart çıkarırım.
Kendine yazık ediyorsun Yasin!.
Bunu sana ne Riekerink söyler ne de Levent (Sen kimsin) Nazifoğlu..
Akılları ermez çünkü. Ama ben bu ikincidir, ağabeyin ve seni hep destekleyen biri olarak uyarıyorum.
(Not.. Bu yazı dün yayınlanacaktı.
Yerim daralınca kaldı.).