Pazar günü öğleden sonra, CNNTurk'ün konuğu olan Sevgili Kardeşim Hasan Bülent Kahraman, "Dışta büyük bir radikal dönüş yapan Türkiye'nin, bu dönüşü içerde tamamlayacağına inanıyordum.
Dün gece ve bugün olanların bu dönüşü hızlandıracağını düşünüyorum" deyince, ekrana uzanıp kucaklamak istedim dostumu.. Hayır, aynen benim gibi düşündüğü için değil, bu ülkede bir toplum kanaat lideri, bir kamuoyu yaratıcısı, bir bilim adamı olarak, bir duygunun, temenninin ötesinde, sosyal ve psikolojik bilimselliğe dayanarak konuştuğu için..
"Türkiye'yi artık daha güzel günler bekliyor" sözünü, vatandaş Hıncal değil, gene kendi ifadesi ile 60 yılını darbeler ve darbe teşebbüsleri içinde geçirmiş bir bilim adamıydı bu analizi yapan..
CNNTurk'te Hasan Bülent'le konuşmayı yapan arkadaşımız, uzun söyleşiyi bağladı..
"Son olarak, 15-16 Temmuz gecesinin medyası ile ilgili yorumunuzu alalım.." Hasan Bülent cevap verdi..
"Medya yorumun ötesinde. Medyasız demokrasi olmaz. 15 Temmuz gecesi Türkiye bunu öğrendi.." Gerçekten de öyle, sevgili okurlar..
O geceyi yaratan çılgınların başarıya ulaşmalarını önleyenlerin başında medya vardı..
En önemli an, Cumhurbaşkanı'nın görüntülü olarak CNNTurk ekranlarına çıkıp halkı meydanlarda toplanmaya ve direnmeye çağırmasıydı. İngiliz, Amerikan, Fransız, Alman, dünyanın en önemli gazetelerinin hemen hepsi "Kırılma noktası" olarak, bu konuşmanın yayınlanmasını gösterdiler..
Darbeci çılgınları medyanın engellediğini yazdılar..
***
Şimdi bu satırları okuyanlar..
Kendinizi bir an, o gece, bir kanalda canlı yayın yapan, ya da ertesi gün çıkacak gazeteyi hazırlayan gazetecilerin yerine koyun..
Dışarda bir şeyler, önemli bir şeyler oluyor.. Birileri Silahlı Kuvvetler'in ülke yönetimine el koyduğunu ilan ediyor..
Ele geçirilmiş TRT, darbecilerin bildirilerini okuyor..
Boğaziçi köprülerini tanklar kapatmış..
Ankara ve İstanbul'un kritik noktalarında gene tanklar var..
Ankara Emniyet Müdürlüğü başta, önemli binalar bombalanıyor..
Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalanıyor..
Alçaktan uçan jetler ses duvarını aşarken, kulak zarlarını zorlayan, adeta bombalama havası veren gürültüler çıkarıyorlar..
En başta cep telefonlarınıza görüntüler ve hangisi doğru, hangisi yalan belli olmayan haberler yağıyor..
Türkiye'nin ertesi sabaha, kimlerin yönetiminde uyanacağı belli değil..
O koşullarda yayın yapıyorsunuz. O koşullarda gazete hazırlıyorsunuz..
Aklı başında olanın ilk aklına gelecek şey, demokrasiyi savunmak..
Demokratik güçlerin yanında desteğinde olmak.. Tamam.. Tamam da..
Bu ayni zamanda "Ölüm" demek..
Ölümü göze almak demek..
Abartmıyorum, aynen öyle..
TRT'yi ele geçirip bildiri okutmuşlar, TRT spikerine.. Öbür kanallara haber gidiyor.. "Bu bildiriyi siz de yayınlayın yoksa bombalarız.." Şaka değil.. Meclis'i bombalayan sizi bombalamaktan çekinir, tereddüt eder mi?.
Bu koşullar altında haber kanallarının nasıl yayın yaptığını hep birlikte izledik..
Gecenin galibi darbeci çılgınlar olursa, o yayınları yapanlar, o gazeteleri çıkaranların başına neler gelecek düşünün bir..
Onlar düşünmediler işte..
Demokrasiye sahiplenme dışında hiçbir şey düşünmediler.
Her şeyi göze alarak çalıştılar sabaha kadar.
O gece o kanallarda, o gazetelerde çalışanların hepsi, Devlet Üstün Hizmet Nişanı" almayı hak edecek kahramanlık göstermişlerdir..
Türkiye bugün "Cezalar"ı konuşuyor..
Birileri de ödülleri konuşmalı.. Bu kahramanlara verilecek ödülleri..
***
Bizim gurup..
Sabah ve atv gurubu yani..
Çılgınların devirmek istediği iktidarı destekleyen en büyük yayın organı.. Yani ilk hedef..
O gece, kapısında silahlı adamlar dolaşan Balmumcu ve Fulya binalarında çalışan kardeşlerimin, nasıl yayın yaptıklarını, nasıl ertesi günün gazetelerini hazırladıklarını düşünmeye çalışıyorum.
Çalışıyorum ama havsalam almıyor..
Kapıda ölüm var, dostlar.. Kapıda kader var..
Kapıda sadece sizin değil, ailenizin geleceği var..
Ya da yok.. Gelecek yok.. Tercih sizde..
Bunların hepsini bir kenara koyup,
"Ya demokrasi, ya ölüm" demek kolay mı sanırsınız?.
Dedi, benim kardeşlerim, işte..
Yıllardır "Boyalı basın" diye aşağılananlar başta, Türk medyasının nasıl bir demokratik güç olduğunu Türkiye anladı, o gece..
Hasan Bülent haklı.
Medyasız demokrasi düşünülemez!.