Köşemdeki resme iyi bakın önce.. Uçsuz bucaksız bir deniz.. Denizin üzerinde bir tahterevalli.. Dünyanın her yerinde çocuk parklarının en popüler oyuncağıdır. Bu denizin üzerinde bir tahterevalli var işte.. İki ucunda iki kafes.. İki kafeste iki kuş.. Biri kafesin içinde.. Öteki dışında..
Dışındaki özgür.. O uçsuz bucaksız denizin, belki de okyanusun ötesine uçabilir.. Martı Jonathan gibi.. Hani herkesin ama herkesin, özellikle gençlerin mutlak okumasını tavsiye ettiğim Martı adlı kitabın kahramanı, sürüden ayrılıp tek başına özgürlüğe uçan kuş..
Ama o dışardaki kuş, tahterevalliyi dengede tutuyor.. Havalandığı anda, tahtanın öbür tarafı ağır basacak.. O taraftaki kafes denizin dibini bulacak.. İçindeki kuşla..
Kafesin üzerindeki kuş, öbür kuşa nasıl bakıyor.. Siz de bakın!..
Uçabilir mi o kuş özgürlüğe.. Uçsun mu?.
Siz olsanız!..
............
Genç adamın hayali ressam olmak.. Güzel Sanatlar Akademisi'ne girmek baş hedefi.. Sonra Tatbiki Güzel Sanatlar'a giriyor.. Uzun hikaye.. Ama yaptıkları resim değil.. "Karikatürist" diyorlar ona.. Çizimleri öyle çünkü.. Bakanı güldürüyor da..
Ama o "Ben grafikçiyim" diyor.. Çizimlerinin amacı düşündürmek.. Çiziyor.. Çiziyor.. Sonra duyuyor, öğreniyor ki, bu işin ustaları Amerika'da.. İşin para ettiği yer de orası..
"Şu ustaları bir tanıyayım" diye punduna getirip kendisini bir haftalık bir ziyaret için Amerika'ya atıyor.. Orda bir arkadaşı var.. Zamanın en ünlü grafik sanatçısı ile randevu alıyor.. New York Times ile randevu alıyor.. New Yorker ile randevu alıyor.. Konuyla ilgili menecerlerle randevu alıyor..
Hepsi bayılıyorlar, genç adamın yanında getirdiği çalışmalara.. "Sen buraya yerleş, paraya para demezsin" diyorlar.. "Çok kazanırsın" diyorlar..
"Yerleşemem" diyor, genç adam.. Benim ülkeme dönmem lazım.."
.............
O genç sanatçının adı Gürbüz Doğan Ekşioğlu.. Resme bakın şimdi.. Kafesin üzerinde duran kuş, Gürbüz Doğan..
Kafesin içindeki kuş ise, ağabeyi.. Hasta.. Muntazam aralıklarla tedavi görmesi gerek. Ona bakacak başka hiç kimsesi de yok..
Kafesin üzerindeki kuş uçarsa, ağabey kuş, denizin dibini boylayacak yani..
Okyanusun öte yanında özgürlük, servet, şöhret, her şey var.. Ama hadi uç uçabilirsen!. (O ağabey artık yaşamıyor, onu da ekleyeyim.)
...................
"Orta Doğu Savaşı'ndan uzak kalmak" başlıklı, arşivimden aldığım yazıda, Gürbüz Doğan Ekşioğlu'nu tanıdığım Ekav Sergisi izlenimleri var.. Üstadı, hocayı sizlere tanıtan bilgiler var.. Amerika'nın en ünlü "Aydın/ Entelektüel" dergisi, meşhur kere meşhur The New Yorker'a, İstanbul'dan gönderdiği çalışmalarla 7, Forbes'a bir kez, kapak olmuş.. The New York Times, Atlantic Monthly gibi uluslararası yayınlarda çalışmaları yer almış. Çeşitli ulusal ve uluslararası yarışmalarda 71 ödül kazanmış, Amerika'da 9, ülkesinde 16 sergi açmış bir sanatçıdan, hocadan söz ediyoruz..
Hoca!..
Marmara Üniversitesi Tatbiki Güzel Sanatlar'da, gençleri yetiştiriyor bir yandan.. Ama çalışmalarını da kısa aralıklarla sürdürüyor. "Kısa aralık" dediği sergiler.. O zaman günü okulda ve sergide geçtiği için, üretmeye zamanı kalmıyor.. Bu yüzden, İTÜ'de açtığı sergiye "Virgül" adını koymuş.. Kısa bir nefes alma arası..
Bu arada İTÜ'yü de (İstanbul Teknik Üniversitesi tabii) kutlarım. 2014'te, Rektörlük binasında, şimdi içinde bu serginin yer aldığı sanat galerisini açmışlar.. Geniş, rahat, aydınlık..
İçerde Hoca'nın 50 kadar çalışması var.. Bakıp geçerseniz on dakika sürer, ama ben bir saati geçtim. O da yetmedi aslında.. Çünkü her çalışma insana "Önümde dur, bak, düşün" diyor..
Mizah var.. Hüzün var.. Felsefe var.. Dünyalar var.. Kuantum fiziği var, inanın..
İTÜ'de açılması öyle isabet ki?. Geleceğin her tasarımcısının, her bilim adamının mutlak görmesi, tekrar tekrar görmesi gereken bir sergi bu.. Otobüslerle okullar geliyormuş.. Ne güzel.. Tüm İstanbul liseleri de görmeli aslında..
İlgi çok.. Planlanan, yarın bitecek, bu yazı da çok geç kalmış olacaktı, ama martın sonuna dek uzattılar..
Ben yeniden gitme şansı yakaladım. Siz görme fırsatı yakaladınız. Mutlak kullanın!..