Tüm çocukluğumuz mahalle aralarındaki arsalarda, o arsalar bitmeye başlayınca da, trafiği çok az sokaklarda top oynayarak geçti.
Lisedeyken Ankara'da Sağlık Sokak'ta bir direğe, marangoza yaptırdığımız bir pota bağlayıp, basket oynamaya başladık. İki sokak yukarda Adakale bizden şanslıydı. Onlarda arsa vardı. Oraya pota diktiler. Sağlık- Adakale mücadelesinden o müthiş Kolej takımı doğdu. Daha sonra milli formayı giyen İlker, Erdal, Birol ve Garanti Bankası'nı dev bir kurum yapan kardeşi Akın o sokak potasında yetiştiler..
Beyaz Gölge dizisi efsane olunca, gene bizim mahalleden, daha da iki sokak yukardaki İnkılap Sokak'taki bahçeye kurulan potada baskete başlayan Barış Küce, kendi çocukluğunu da hatırlayarak, Basketbol Federasyonu'na 30 pota hediye etti.. "Mahallelere kurun, çocuklar, gençler oynasın" diye. Barış'ın hamlesine gazeteler destek oldular. Türkiye'nin dört bir yanında yüzlerce pota kurdular.. NBA'de oynayan Türkler, dünya devleri ile mücadele eden Türk Milli Takımı bu sokak potalarından gelişti.
Sonra.. Sonra daha da ilerledik sanırsınız..
Buyrun ilerlemeyi o zaman..
Geçenlerde gazetelerde okudum.. Kadıköy Belediyesi Caferağa Spor Salonu'nu yıkıp, yerine Kültür Merkezi yapmaya karar vermiş. Spor ve Sergi Sarayı'nı yıkıp Lütfi Kırdar yapmıştık ya..
O da tartışılır ya, ama İstanbul'un çok önemli bir ihtiyacıydı, Lütfi Kırdar salonları..
Kadıköy öyle değil. Caferağa'nın 100 metre ötesinde Süreyya var. Caddebostan'da Kültür Merkezi var.. Kozyatağı'nda kültür merkezi var..
Ne yok?. Semt gençlerinin spor yapacağı, ulaşımı kolay bir salon.. Pardon bir CaferAğa var Kadıköy çarşı içinde.. Ama öteki semtler?.
Biz her semte, her mahalleye bir salon derken, Caferağa'yı da yıkmaya kalkmazlar mı?.
"Bre aman, Caferağa yıkılır mı" demeden, Kemal'i aradım.. Bizim Belgin.. O mahallede oturur.. "Ne diyorsun" dedim..
"Cinayet" dedi.. "Moda ve Kadıköy gençlerinin insan gibi spor yapacakları tek salondu orası. Kulüpler kendi salonlarına çekilince, orası asıl sahiplerine, mahalle yöre gençlerine tahsis edilmeliydi. Belediyelerin insanlarına spor imkanı sağlamaları da görevleridir. Halı sahada futbol tamam.. Ama basketbol oynamak isteyen ne yapacak?. Her mahalleye bir Caferağa lazımken, olanı yıkmayı anlayamıyorum" dedi..
Sonra da çok iyi, başından beri bildiği Caferağa'nın hikayesini anlattı..
"Bu salonu, 1981yılında beş Fenerbahçeli yönetici, Ali Dinçkök, Mete Has, Tanju Zarbun, Abdullah Acar ve Mesut Dindar kendi paraları ile yaptırdılar. Salonun olduğu yerde eski Adliye binasının arsası vardı. Mahalle gençleri burda top oynarlardı. Fenerli yöneticiler gençleri sokaklardan kurtarmak, temiz ve güvenli bir yerde spor yapmalarını sağlamak istemişlerdi.
Yapmakla kalmadılar, salonu 15 sene ceplerinden para vererek işlettiler de.. Caferağa sonra, Kadıköy Belediyesi'ne devredildi. Orası da Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü'nün kullanımına sundu. Geçen sene de restore edilerek her şeyiyle yenilendi.
Salon, yürüyerek Kadıköy İskelesi'ne beş, Marmaray bağlantılı Metroya beş, Metrobüse on, değişik yönlere giden bütün otobüs duraklarının tamamına beş veya on dakika uzaklıkta..
Fenerbahçe'nin kadın basketbol takımı da yeni salonu yapılana kadar maçlarını, Avrupa Kupası dahil burada oynadı. Halen de her kategoriden kadınlı, erkekli ligler, okul müsabakaları yapılıyor.
Kadıköy Belediyesi böylesine bir spor tesisini yıkıp yerine kültür merkezi adıyla konferans salonu yapacakmış. Bunu onaylatmak için de bundan iki hafta önce pazar günü Moda'da müritlerini toplayıp güya onay aldı.
Benim bildiğim Kadıköy yakasında, yani İstanbul'un Anadolu yakasında belediyenin en az dört veya beş tane benzeri konferans salonu bulunuyor."
Kadıköy'ün fevkalade başarılı bir Belediye Başkanı vardı. Selami Öztürk.. Sonra kenti ele geçirmek isteyen Mustafa Sarıgül, Kemal Kılıçdaroğlu'nu avcunun içine alarak, ne kadar başarılı başkan varsa, tasfiye ettirdi. Yerlerine kendi adamlarını getirdi.
Onlar da bunları yapıyorlar işte..
Onlar.. Hani, iktidarın her yaptığına "Rantiye" diyenler..