16 yaşındaki Lise öğrencisi Elif Dağyeli, şimdi okulunda arkadaşları ile cıvıl cıvıl yaşıyor olacaktı.. Oysa mezarda..
Niye?.
Gece ağabeyi ile birlikte köpeğini gezdirmek için sokağa çıktılar. Köşedeki kavşakta, karşıya geçmek için yeşil yanmasını beklediler. Yanınca yaya geçidine indiler.
Bilmedikleri, trafik güvenliğinin sıfır olduğu İstanbul'da en tehlikeli anın, tam da bu yeşil olduğuydu. Çünkü yıllardır devletin valisi, emniyet müdürü ve trafik müdürüyle başı boş bıraktığı hayvanlar, "Yavaşla ve dur" anlamına yanan sarıyı görünce, kırmızıya yakalanmamak için tam tersini yapar ve gaza basarlar.
İşte tam da böyle, gaza basıp gelen bir cip, Elif'i tekerleklerinin altına aldı ve 100 metre sürükleyip öldürdü.. 100 metre sürükleme.. Anlayın hızı..
Bitmedi. Çarpan maganda bir suç daha işledi. Yaralı kızı orada bırakıp kaçtı.. Alıp hastaneye koştursa, Elif belki hala hayatta olacaktı..
Kaçan maganda, üç gün sonra teslim oldu.. Kanındaki son alkol zerreleri de temizlendikten sonra mı, dersiniz?.
Teslim olan suçlu yargıç tarafından "Tutuksuz yargılanmak üzere" serbest bırakıldı.
Ayni gün, bir başka yargıç, Can Dündar'ın tutuklu yargılanmasına yapılan itirazı reddederken..
***
Şimdi, hukuk adına, adalet adına konuşalım..
Doğru olan, Elif'in katili için tutuksuz yargılama kararı alan yargıcın yaptığıdır.
Çünkü "Tutuksuz yargılanma" esastır, ceza hukukunda..
Çünkü bu hukukta, suçu kanıtlanmayan herkes masumdur. Çünkü bu hukukta yargısız infaz yoktur.
Esas olan Tutuksuz Yargılama olduğundan, Ceza Muhakemeleri Yasası, yargıcın hangi hallerde tutukluluk kararı verebileceğini madde madde saymıştır ki, yargıç keyfi davranmasın.
Oysa, hele ölümlü trafik kazalarında, tutuksuz yargılanmalara ben de itiraz ediyorum, zaman zaman.. Elif ve Can Dündar kararlarını yan yana koyup, eleştiren Mehmet Y. Yılmaz kardeşim gibi..
Ama yanlış yapıyoruz.
O zaman iş "Senin tutuklun iyidir, benimki kötüdür"e dönüyor. Tekrar söylüyorum. Ceza davalarında, asla ve asla duygusal yaklaşım olamaz.
Yasa, her sanığa aynen ve eşit uygulanır.
Elif'in katilinin tutuklu yargılanması için kanunda yazılı gerekçelerden hiç biri olmadığından, o maganda, tutuksuz yargılanacaktır. Doğrudur. Ama ayni durum, hatta fazlası Can Dündar için de geçerlidir.
Elif'in katilinin tutuksuz, Can'ın tutuklu yargılanması hukukun, adaletin, kamunun vicdanını yaralar.
Doğrudur. Trafikle ilgili ceza yasalarımız komiktir. Elif'in katili yıllar sürecek bir dava sonunda, minnacık bir ceza alacak, o da ertelenecek ya da paraya çevrilecektir.
Hele pek çok davada şahit olduğumuz gibi, sanık, ölenin ailesi ile anlaşır ve davadan çekilmelerini sağlarsa, bir tek gün bile yatmadan sıyıracaktır. Tutuklu yargılanmadığı için.. Bu da kamu vicdanını yaralayacak, bu da trafik magandalarına daha da cesaret verecektir.
Türkiye'de niçin her yıl bir küçük kasaba trafik kazalarında ölüyor, bir büyük kent yaralanıyor, sanıyorsunuz?.
Çünkü yasaların engelleme gücü yok. Olanı da, valiler, emniyet müdürleri ve trafik müdürleri boş veriyorlar, çünkü.
Burada yapılması gereken, "Tutuklu yargılama" kararını bir ceza, yani resmen "yargısız infaz" gibi kullanmak değil, Trafik Cezalarını, "Önleme etkisi" yapacak düzeyde arttırmak ve Vali, Emniyet Müdürü ve Trafik Müdürleri'nin görevlerini tam, kusursuz ve eksiksiz yapmalarını sağlayarak, magandaların kentleri dağ başına çevirmelerine engel olmaktır.
Yasa önünde, suçlulukları kanıtlanana dek, Elif'in katili de, Can Dündar da masumdurlar.
Yasanın "Tutuklama gerekçeleri" maddeleri önünde, ayni durumdaki iki sanıktan birini tutuklu, birini tutuksuz yargılayan Türkiye Cumhuriyeti Yargısı, farkın sebebini yasal gerekçelerle açıklamak ve kamuoyunu ikna etmek zorundadır.