G.Saray maça Podolski'nin kaleci Ramazan tarafından kurtarılan gollük vuruşu ile başladı. Ardından da yüksek tempoyla ve kazanma arzusuyla oyunu karşı alana yıktı. Ancak Kasımpaşa'nın, Veysel'in organizasyonunda orta saha-defans bütünleşmesiyle uyguladığı iyi yerleşimli alan savunması karşısında pozisyon sıkıntısı baş gösterdi. Bir de kontratakta Adem'in mükemmel asistine Castro çok isabetli vurunca skor dezavantajına düşüldü. Artık işler iyice zorlaşmıştı, devre sonuna kadar bir tek Selçuk'un kafasıyla gole yaklaşıldı.
İkinci devre başlarken G.Saray lehine büyük bir avantaj ortaya çıktı. Savunma ağırlıklı oynayan Kasımpaşa'da; ileriye çıkan uzun topları tutan, saklayan, arkadaşlarını rahatlatan Adem sakatlık dolayısıyla çıkmıştı. Artık çok yoğun bir baskı kurmak mümkündü ve ikinci devre başladıktan kısa süre sonra G.Saray, pozisyon üretemese de Kasımpaşa savunmasını çok zorlamaya başladı. Bu arada sahneye Tolga çıktı. Sarı kartı oyuncunun yapmaması gerekeni yaparak takımını 10 kişi bıraktı. Aslında Tudor'un onu devre arasında çıkarması gerekirdi. Artık işler tekrar G.Saray için kaosa girmişti. Bir de hakemin G.Saray lehine el penaltısını görememesi ve dönen topta farkın ikiye çıkmasıyla maç bitti. Sneijder'in son saniyedeki mükemmel golü bir işe yaramasa da ekstra bir seyir keyfi oldu. G.Saray, beklemediği bir yenilgi aldı ancak Trabzonspor'un kendi sahasında sürpriz mağlubiyeti ile teselli buldu.
Tudor maçın başında Bruma'yı oyundan çıkardı. Herhangi bir sakatlığı yoktu. Benim yorumum şöyle; Bruma'ya zaten göreve geldiği gün takılmıştı, dün de kendisine söylediklerini yapmadığına inanarak, onu cezalandırma yoluna gitti. Bu yine bana göre, bir bakıma "Kimse merak etmesin ben gelecek sene de takımın başında olacağım" mesajıydı.
Kemal Özdeş, Kasımpaşa'nın takım savunmasını oturttu. Sakatlık şanssızlıkları yaşıyor, buna rağmen takım iki kulvarda da iyi gidiyor. Dün gece en çok Veysel ve Castro'yu beğendim.