Geçen haftanın olayı Mehmet Topal oldu... Herkes değişik açılardan konuştu, yazdı. Topal'ın olayı farklı... Diyeceksiniz ki, "Neresi farklı? Her sene liglerimizde belki de 50 tane elle düzeltilip, gol atılıyor. Topal'ın golü niye bu kadar büyütüldü?" Türkiye sıkıntılı günlerden geçiyor.
Böyle bir zamanda iyi insanı, güzel adamı öne çıkarma ihtiyacı hissediyor insanlar. Yani Türk futbolunda bataklıktan kahraman çıkarmak istiyoruz. Futbol batmış... Aradan cımbızla birini ya da bir olayı çekip, "Ya kardeşim işte bütün düzgün olmayan işlerin içinden öyle bir adam çıkıyor ki, helal olsun be!" diyelim istiyoruz. Bunun için de A Spor'dan naklen yayın yaptığımız Kayserispor-Fenerbahçe maçında Mehmet için o sözleri söyledim. Maçı takip ederken Mehmet'in rakiple çarpışmasını görmedim. Oyun durdu, iki futbolcu da yerdeydi. Baktım iki futbolcudan biri Mehmet ve şunlar ağzımdan leblebi gibi dökülmeye başladı:
"Mehmet varsa sahtekarlık yoktur." Bire bir söylediğim kelimeler değil bunlar ama ana fikir buydu... İçimden gelerek söyledim, Mehmet buna layık insandır.
Aynı Mehmet, bu sefer topu eliyle düzeltti ve gol attı. Santra yapılana kadar içimde bir his vardı. Mehmet gidecek, "Bir dakika hocam, benim içim rahat değil. Ben bu golü kabul etmiyorum. Bu şampiyonluk maçı bile olsa bu golle şampiyon olmayalım" demesini bekledim.
Ancak olmadı... Demedi, diyemedi...
3 puan her zaman gelir. Ben onda değilim.
Ben Mehmet'in, Mehmet gibi kalmasından yanaydım. İdol olmasını istiyordum. Benim kahramanım olsun istiyordum. İnanın bu yazıyı yazarken bile zorlanıyorum. İçim sızlıyor. 90 dakika sonunda Mehmet'ten çok fazla üzüldüm.
Ama artık tren kalkmıştı.
Biz Türkiye'de ne goller gördük; elle atılan, elle çıkarılan... Omuz-kol karışımı topu düzeltip attıktan sonra, "Çocuklarımın ölüsünü göreyim ki, kolumla oynamadım" deyip, 3 gün sonra, "Top pazuma geldi, attım" itirafında bulunanı da gördük. İnsanlar büyük ikramiye kaçırınca üzülür. Çünkü büyük ikramiye herkese çıkmaz.
Mehmet'in olayı büyük ikramiye gibi de değil, farklı bir olaydı. Çok kötü kaçtı, inanın hala üzülüyorum.
HAKEM NEDEN GÖRMEDİ!
Topal olayının ikinci kısmına geçelim. Maç verildi, biz yayına girdik. Görüntüler geldi, yorum yaptık. Sonra bana bir mesaj geldi.
Hakem, Mehmet'e sormuş, "Topla elinle, kolunla oynadın mı?" Mehmet de cevap vermiş:
"Hayır, top dizimden sekti, vurdum gol yaptım." Bunun üzerine de hakem santrayı yaptırmış. Hakemin bağlı olduğu merkeze söylediği şu cümle de var: "En ufak el teması olduğunu söyleseydi, ben golü vermeyecektim.
Ceza alanı içinden aleyhine vuruş yaptıracaktım ama söylemedi." Sonra ben bu konuda yorum yapıyorum. Karşımda oturan İlker de (Yağcıoğlu) diyor ki: "Abi ben Mehmet'le konuşacağım. Olayın böyle olduğunu zannetmiyorum." Bir şekilde İlker, Mehmet'le bağlantı kuruyor ve Mehmet'in söylediklerini aktarıyor.
Sonda Mehmet de çok üzülüyor ki, İlker'den telefonumu alıyor ve akşam beni arıyor, konuşuyoruz.
Burada hakem görebilir miydi, görmesi gerekir miydi?
Görüş mesafesindeydi. Neden veremedi, hakeme sormak lazım.
Aynı hakem maçın bitiş düdüğüyle hem de ayakla topu kendisine doğru atan Osmanlısporlu Koray'a ikinci sarıdan kırmızı gösteriyor. Bu topun uçuş ve görüş mesafesi Mehmet'in eliyle düzelttiği mesafenin iki katı. Demek ki hakemin kafası karışık.
Her şey olup bitiyor. Yayıncı kuruluş yok ortada. Milyonlarca dolar verip yayın ihalesini alıyorlar, milyonlarca liraya halka dekoder satıyorlar ve tonlarca parayı da kulüplere veriyorlar. Belki şampiyonluğu, belki ikinciliği ya da üçüncülüğü belirleyecek bir maçta olanları televizyonlardan seyredemiyoruz.
Hiç görüntü yok. Bana mesaj gelmese, işin üstüne gitmesek; hakem Alper Ulusoy'un, Mehmet'e pozisyonu sorduğu, Mehmet'in verdiği cevap ortaya çıkmayacak. O zaman niye televizyon seyrediyoruz kardeşim?
Radyodan verin kurtulun. Biz pazar akşamı A Spor'daki 'Takım Oyunu Programı'nda habercilik yapıyoruz. Bir takım oyunu yapıyoruz, yayıncı kuruluş hakem ile Topal'ın bu diyaloglarını görüntüye getiremiyor. Sonra da Biz yayıncı kuruluşuz' diye afra tafra atıyorlar. Kusura bakmayın beyler, alınan ve verilen bu paralara göre yaptığınız yayın fiyaskodur.
NOT: Ya bu kadar kamera ile o anları çekemediniz. Ya da bir yerlerden korkuyorsunuz Hangisi beyler? Çıkın cevap verin...