Bir ilk yarı seyrediyoruz, iki takım için de sanki halı saha maçı. İki taraf da defans değil hücumu düşünüyor. İki takım da topu kaptırınca baskı uygulamıyor. Ve patır kütür goller oluyor. Bu devre Osmanlı o inanılmaz iki pozisyonu kaçırmasa G.Saray için maç daha ilk yarıda bitecekti. G.Saraylı yöneteciler de teknik direktör de futbolcular da "Sonuna kadar şampiyonluğa oynayacağız" diyorlar. İyi güzel de hangi futbolla? Bu oyunla kazansalar ne olur kaybetseler ne olur?
Osmanlıspor'un hedefi belli; alt sıralardan kurtulup orta sıralarda yer almak. Yani işi daha kolay. Ama G.Saray için aynı şeyleri söylemek mümkün değil. G.Saray'da Hamza varken iyi veya kötü bir şekil vardı. Fakat şimdi o şekil de yok. Ne olduğu belli olmayan, ne oynadıkları ne yapmak istedikleri belli olmayan bir takım var sahada... Ne başları belli ne arkaları... 3-2 öne geçtikten sonra Osmanlı biraz daha defans ağırlıklı oynamaya başladı. Zaten o dakikadan sonra da G.Saray gol pozisyonları bulmakta zorlandı.
Çok net bir şekilde şu gözüküyor; G.Saraylı oyuncular, rakibe baskı yapma, inatla oyuna basma ruhlarını kaybetmişler. Yani zemin buzluydu, hava karlıydı, şimşek çakılyordu bahanesi de yoktu bu maçta.
Maçta 2-3 tane kritik pozisyon var. En önemli pozisyon Muslera'nın yediği goldü. Rakibi tabanla topu aldı diye Muslera itiraz ediyor. İyi güzel de sen önce rakip ile topa yaklaşacaksın. Müdahale edecek noktaya geleceksin. O zaman rakibin tabanla müdahale ediyor ve tehlikeli hareket oluşuyorsa itiraz edeceksin. Oysa sen topu ortada bırakıyorsun. Top nerde, sen nerdesin? O gol nizami!.. Maçın sonuna doğru bir pozisyon var; Hakan Balta rakibin önünden dripling yapar gibi topu elle çalıyor. Hakem eli veriyor ama Hakan'a göstermesi gereken sarı kartı vermiyor. Futbolcular kuralları hakemlerden daha iyi biliyorlar. Amuni Umar itiraz ediyor ve sarı kartı o görüyor! Aslında burada sarı kartı Halis Özkahya görmeliydi! Bu maç net bir şekilde şunu gösterdi; G.Saray yönetimini bir kısım kişiler yanlış yönlerdirerek Mustafa Denizli'ye yönelttiler. Öyle anlattılar ki Denizli'yi, hem G.Saray takımı kurtulacak, hem kendileri kurtulacaktı. Evet birisi kurtuldu... O kimdi? Mustafa Denizli kurtuldu... Maddi olarak!..
Beyler hayal satma devri bitti! İnsanlar hayal ettiği müddetçe yaşar, tamam da hayalle yaşarsan büyük abdestini yaparken tuvalette ölürsün!