Önce basketboldaki tarihi başarıya değinmek istiyorum; Fenerbahçe'nin, THY Avrupa Ligi'nde şampiyonluğu uzun süredir hasret kaldığı bir sevinçti. Türkiye'de yaşanmamış bir olay. Adım adım geliyorum diyen bir şampiyonluk... Obradovic çok büyük bir koç. Kendisini gönülden kutlarım... Fenerbahçe şu anda dünyanın konuştuğu bir kulüp... Obradovic'in 9 şampiyonluğu oldu ama 'ben mücadeleye devam edeceğim' diyor. Para, pul şöhret yetmiyor, doymuyor. Önemli bir karakteri var. Basın toplantısına baktım, "Sabah 09.00'da gidiyorum 12.00'de eve geliyorum" diyor. Bakıyorsunuz futbol takımı hep geriye düşmüş. Basketbol takımı her sene üzerine koydu..
Obradovic tarihi bir spor adamı... Ben olsam Aziz Yıldırım'ın yerinde hangi taraftar grubu olursa olsun herkesi kucaklarım. Fenerbahçe camiası için tarihi bir olaydır. Bu başarı, Aziz Yıldırım'ın tekrar tribünlerle bütünleşmesi ve taraftarla kucaklaşması açısından bir milat olmalı... Fenerbahçe taraftarı sokaklarda ve mutluysa liderin de rolü vardır bu başarıda... Bir futbol takımının Şampiyonlar Ligi şampiyonu olması hayal..
Ancak 30 milyon Euro bütçeyle basketbolda kazanabiliyorsunuz. Tribün gruplarının adları ne olursa olsun Aziz Bey'in kavgayı bırakması lazım. Dünkü maç Kadıköy'de olsa Fenerbahçeliler yine gitmezdi ve Bağdat caddesinde basketbolu kutlarlardı. Bu yatırımlarla devam ederse ben şampiyonlukların geleceğini düşünüyorum.
Taraftar 'ben futbol takımının da başarılı olmasını istiyorum' diyor. İlla ki transferle değil, gönderilerek de iyi takım kurulur... Maça gelirsek; ilk yarıda kötü giden işler vardı. Advocaat, ikinci yarıda aynı kadroyla çıkarken dizilişi değiştirdi ve Alper'i sola, Van Persie'yi santrforun arkasına çekti. Fenerbahçe avantajlarını kullanarak kazanmayı bildi. Hiç üretemeyen Fenerbahçe biraz daha zorlamaya çalıştı. Van Persie biraz daha oyun kurucu olarak oynadı. Çok kritik bir maç kazandı Fenerbahçe.... Üçüncülük, prestij açısından da önemlidir. Tatili bile etkileyecektir... Oyuncular hiç olmazsa kendileri için kazanmalıdır.