Garip, tuhaf ve üzücü bir milli takımımız var... Onca pozisyona giriyoruz, gol atmayı bilmiyoruz. Rakip takım vasıfsız, PTT 1. Lig ayarında bir takım ama 3 pozisyon veriyoruz birini de gol olarak yiyoruz. En korkuncu ise oyunu tutmayı bilmiyoruz ve oyuncularımızda ne kendine güven ne de insiyatif var.
Normal şartlarda maç 70. dakikaya geldiğinde en az 6-7 sıfır olmalıydı. Öyle goller kaçırdık ki inanılır gibi değil. Son vuruşlar çok kötü. Ama 70. dakikadan sonra art arda iki pozisyon verdik bu sefer de sahneye Hakan Balta çıktı. Türkiye'yi ipten alıyordu aslında aldı da ama o 92. dakika herşeyi berbat etti.
Eleştirim asla Fatih Terim'e değil dün gece için. Eleştirinin en büyüğü 1-0'dan sonra skoru korumaya çalışan, onu da elini yüzüne bulaştıran milli takım oyuncularımızda. Selçuk İnan'la harika bir gol atmışsınız bitime 10 dakika var sanki rakip Barcelona'ymış gibi geriye çekeliyorsunuz ve zamana oynuyorsunuz.
Utanın! Letonya'nın toplam fiyatı sizin eşlerinize aldığınız otomobillerin fiyatı kadar. Ama kurnazsınız ya 1-0'a maçı bağladık diyorsunuz, maç biterken de dönen topa hakim olamıyorsunuz ve belki de umutlarımızı Konya'ya gömüyorsunuz. Oysa ki 90. dakikada herşey harikaydı. Hollanda yenilmişti alınacak bir 3 puan bizi onların üzerine çıkartacaktı. Ama maalesef korkaklar mangası, köy takımından golü yiyip grupta işimizi mucizelere bıraktı. Şimdi işimiz daha da zor. Zira İzlanda ve Çek Cumhuriyeti ilk iki sırayı garantiledi gibiler. Hollanda'yı yenmek zorundayız. Yensek bile 3.'lük garanti değil. İşte böylesine bir tabloda bu millet yine acı çekiyor.
Dün gecenin tek olumlu yanı Türk Milli Takımlar tarihinin en mükemmel seyircisine şahit olmamızdır. Konya halkı ve seyircisine kucak dolusu şükranlarımı sunuyorum. Ama maalesef onlara dün gece milli takımımız layık olamadı.