Kazanmanın zorunluluğu ile çıktıkları maçta hiç ummadıkları bir Kayserispor ile karşılaştılar. Topal'ın dönüşü ile birlikte yine çift ön libero tercihinden dolayı maçtan önce Advocaat'ın kararını sorgulasak da, ilk yarım saati gördüğümüzde, doğru bir analiz yaptığını anladık.
Direnç artıkça üstelik ayağa top oynayarak organize ve hızlı ataklarla tehdit etmeye başlayınca Kayserispor, Fenerbahçe adına endişeleri de akıllara soktu. Devre berabere biterken, oyunu ve sonucu Fenerbahçe'nin nasıl değiştireceğine dair fikir de oluşmadı. Topal- Souza ikilisinin geçmiş maçların aksine orta sahada hükümsüz kaldıklarını ekleyerek, Sergen Yalçın'ın ön taraftaki hücum organizasyonlarını da kelepçelediğini belirtelim. Lens'in sürekli rahatsız edilmesi, Salih'in oyun kurma becerisinde eksikler oluşmasıyla, atak aksiyonlarının tek kaynağı beklerin performansı oldu.
Bu noktada ceza alanına top taşıdılar, skoru değiştirecek pozisyonlar da yakaladılar. İkinci yarıda topa hakim olmasına rağmen, hücum aklında ve etkinliğinde sürekli beceri eksiklikleri yaşadılar.
Farkı yaratması gereken Lens'ti ama temaslı oyun ve yakın markaj Hollandalı'yı neredeyse "yok" haline getirdi. "Kötü oynadı" diye düşünenler olabilir ama rakibin tek hücum aklını bloke eden Sergen Yalçın hamlesi ve Erkan Kaş ile Hakan Aslantaş'ın "adam adama"ları, Lens'i alternatif olmaktan çıkardı.
Bundan sonrasında sorumluluk alması gereken veya rakibi şaşırtacak başkaları çıkmalıydı. Ama Kayserispor'un taktik disiplinini aşacak yetenek yoktu sahada. İkinci 45'te Lens'i sürekli solda tutan Advocaat'ın, ters kanatta sarı kartla oynayan Erkan Kaş ile eşleştirmeye devam etmesi, belki de bu etkisizlik içinde daha akıllı bir hamle de olabilirdi.Fenerbahçe bu yenilgi ile hedefinden bir adım daha uzaklaştı.
Advocaat transfer istemekte haklı ama bu kadro içinde alternatif aksiyonlar üretemediği için hatalı. Mücadele eden rakibe karşı, daha iyi mücadele edememenin mazereti yok çünkü.