Fenerbahçe'nin Karavayev'i transferi ettiğini duyduğumda, Zorya maçları için hafızamı zorladım. Ben de bıraktığı bir iz yoktu. Evet; iyi bir takımdı Zorya ve birlikte iyi eşler çıkarıyorlardı. Öne çıkan, "tehlikeli" diyeceğimiz oyuncusu da yoktu.
Fakat içlerinden birini Advocaat seçti. Bu nokta çok önemli; çünkü hepimizin pencereleri çok farklı. Teknik adamların oyuncuyu değerlendirmeleri ve kendi gruplarındaki beklentileriyle karşılaştırıp, almaya karar vermeleri, futbolun en doğru gerçeği. Bu yüzden, "O mu yaptı, ben yaptım" diyenlerin fikrinden değil de plan yapan hocanın düşüncelerinden hareket etmek kısa ve uzun vadede başarıyı getiriyor. Advocaat, sadece orta sahada enerji üretecek bir oyuncu değil, tempolu oynayabilen, rakip ceza alanına girmeyi seven ve pas kalitesi yüksek bir alternatifi seçti. Aklıma, Mert Nobre'nin transferi geldi. Devre arasında Japonya'dan çok ucuz bir bonservis ile alınmıştı.
Transferi yapan Mahmut Uslu'ya, "Tam bu işi yapacak bir oyuncu var" diyen menajer Figel'in önerisiydi. Çalıştığı süre boyunca aldığı komisyonlar ile kasasını dolduran Figel, bu kez çok düşük maliyet ile tüm sorunları bitiren fikrin sahibiydi. Bakmak ile görmek arasındaki fark bu... Advocaat'ın Lens önerisine güvenerek, Karavayev'in neleri değiştireceğini merakla bekliyorum.