Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Trump muhafazakâr mı ırkçı mı pragmatik mi?

Trump, muhafazakâr cumhuriyetçi mi, ırkçı mı, İslam karşıtı mı, popülist mi, pragmatist mi yoksa bunların hepsi mi?
Siyaset uzmanları siyaset geçmişi olmayan bir işadamının hızlı biçimde önce cumhuriyetçiler içinden sıyrılmasına sonra da Obama- Clinton çizgisine karşı zafer kazanmasına şaşırıp kaldılar. Şimdi de bu siyasi çıkışı klasik siyasi bir kalıba sokamadıkları için daha da şaşkınlar.
Oysa bu sonuç sadece ABD'ye özgü değil dünyanın her ülkesinde benzer bir arayış var. Çünkü vahşi kapitalizm ve adında "katılımcılık" da olsa mevcut demokrasi hem bireyi teslim alan "finans sistemi"yle hem de halkları düşmanlaştıran "küçük ulus devletçikler" modeliyle artık insanlığın beklentilerine cevap veremiyor.
Küresel çağ, hem ülkeler hem dünya ölçeğinde yeni siyasal bir sistem arıyor. BM, Dünya Bankası ve NATO gibi 20. yüzyıl kurumları da dünyanın yeni sorunları karşısında çözüm üretemiyor.
Bir geçiş dönemi içindeyiz. Haşmet Babaoğlu'nun deyimiyle "Yalandan demokrasi oyununu sürdürmek isteyen yerleşik düzen ve arkasındaki finans oligarşisi" sarsılıyor. Bu sarsıntının oluşturduğu siyasi bir hareketlilik var.
Trump, bu hareketliliğin farkında ve bu yüzden çıkışına, "kampanya değil bir hareket" diyor. Yani ortada klasik sağ- sol kalıplarla açıklanamayacak yeni bir siyaset söz konusu.
"Nasıl bir sistem", "nasıl bir dünya" sorularına henüz net bir cevap verilmese de bazı ipuçları var. Yerleşik düzenin oluşturduğu "Elitistler demokrasisi" ve tüm taşıyıcılarının iktidarı sarsılıyor.
Dünya ölçeğinde yeni bir "devletlerara ilişki" dönemi başlıyor. Bunun hayata nasıl geçeceğini özellikle Ortadoğu'da göreceğiz. Şimdi herkesin cevabını aradığı soru şu: Bu tecrübeden daha çoğulcu yeni bir demokrasi mi çıkacak yoksa dünyayı küresel kaosa sürükleyecek "despotik bir yapı" mı?
Trump'a karşı çıkanların öfke ve nefretine bakınca birinci olasılık daha güçlü görünüyor. Çünkü aynı soru yıllar önce Türkiye'de de soruldu. Bu yüzden ve benzerlikler nedeniyle Trump'ın önünde önemli bir AK Parti tecrübesi var. Sanki AK Parti'nin yaşadıklarını birebir Trump da yaşayacak.
Şehirlerden yükselen ilk öfke dalgası hiç hayra alamet değil. Kendi adayları kazanamayınca kıyılara sıkışan bir anlamda CHP sendromu yaşayan Demokratlar, "Bizim başkanımız değilsin" diye şehirleri alt üst ediyor.
Bu durum, toplumdaki kutuplaşmanın nasıl başladığına da iyi bir örnek. Gördüğünüz gibi Trump'ın "Ben bütün ABD'yi kucaklayacağım" demesi yetmiyor, kendilerini elitist gören o kesimlerin bu değişimi kabullenmeleri gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderlik yaptığı AK Parti'nin çevreyi merkeze taşırken nasıl sancılı bir süreç yaşadığı biliniyor. O sancılı süreci demokrasi içinde aşmaya çalıştığı ve bölgesinde model olma potansiyeli taşıdığı için hem içeriden hem de dışarıdan onlarca saldırıya uğradı ve operasyona tabi tutuldu. Ama ayakta kalmayı başardı.
Şimdi aynı şeyi ABD'de Trump da yaşayabilir. Trump'ın nasıl tepki vereceğini, süreci nasıl yöneteceğini, ayakta kalıp kalmayacağını göreceğiz ama sadece son 3 yılda Türkiye'ye onca tuzak kuran, FETÖ, PKK ve DEAŞ ile saldıran o "üst akıl", o küresel sermaye ne yapacak?
Onları yenen Trump'ı kabullenecekler mi yoksa bizdeki gibi eski kirli yöntemleri mi devreye sokacaklar? O yöntemler arasına acaba darbe de girer mi? İzleyip göreceğiz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA