Meclis'in 15 Temmuz'la ilgili kurduğu araştırma komisyonu çalışmalarını sürdürüyor. Her gün FETÖ konusunda bilgisi olan bir ya da birkaç isim dinleniyor.
Geçmiş araştırma komisyonu örneklerinden de biliyoruz ki, ortaya çıkacak olan şey, görüşleri alınan kişilerin FETÖ konusundaki gözlemlerinin ötesine geçmeyecek.
Belki arada bir 15 Temmuz gecesini aydınlatacak veya FETÖ'nün kirli perde arkasına ışık tutacak bazı ipuçları çıkar. Bir de tabii, FETÖ devleti ele geçirirken yanı başındaki en yakın arkadaşının FETÖ'cü çıkmasına şoke olan askerler dahil bütün bürokratların görevlerini yaptığı ama siyasetin yapmadığı seslendirilecek. Komik ama böyle bir durum var.
Onca kelli felli ismin, FETÖ'nün geçmiş siyasi ve askeri bağlantılarına veya uluslararası ilişkilerine dair dişe dokunur bir şey söylememesi ilginç. Ama bazen satır aralarında çok çarpıcı bilgiler de çıkıyor.
Bir süre önce Meclis Araştırma Komisyonu'nda 15 Temmuz gecesinin de önemli ismi Orgeneral Ümit Dündar dinlendi. Dündar o gece İstanbul'da I. Ordu komutanı olarak darbecilere karşı çıkıp, sivil iktidarın yanında durmasıyla tarihi bir görev yaptı. Şimdi de Genelkurmay 2. Başkanı olarak çok önemli bir görevde.
Meclis Araştırma Komisyonu'nda söylediklerine gelince... Üzerinde fazla durulmadı ama çok çarpıcı bir tespitti. CHP'li Komisyon Üyesi Dr. Aytun Çıray, Orgeneral Dündar'a soruyor: "15 Temmuz günü MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Genelkurmay Başkanı'na bir darbe olacağına dair istihbarat değil, kendisine asker içinden bir suikast yapılacağına dair ihbarı getirmiş. Bu bilgi hakkında ne diyorsunuz?"
Orgeneral Dündar, manidar bir yorum yapıyor: "İki kişi arasında geçen konuyu tam olarak bilmem mümkün değil. Ancak şöyle bir yorum yapabilirim: Eğer gelen bilgi darbeye yönelik olsaydı Sayın Genelkurmay Başkanımız tarafından daha farklı emirler verileceğini değerlendiriyorum."
Çok ilginç bir yorum... En tepedeki isimlerden biri "darbeye yönelik olsaydı farklı emirler verilirdi" diyor. Yani gelen bilgi darbeye yönelik değil. Peki, bildiğim kadarıyla uçakların o gece kaldırılmaması gibi bir emir verildiğini daha sonra bizzat Genelkurmay açıklamadı mı? O ne içindi? Bir suikast ve uçakların kaldırılmaması arasında nasıl bir ilişki var?
Dahası asker içinden MİT'e veya müsteşarına yapılacak bir saldırı "darbe" için işaret değil mi? Bu durum size, 7 Şubat 2012'de MİT Müsteşarı'nın tutuklanma girişimini de mi hatırlatmadı? O günün Başbakanı Erdoğan, yargının bu girişimini sadece MİT'e değil kendisine yönelik bir darbe olarak nitelemişti.
Gelelim MİT tarafına... Bu noktada da çok sayıda soru işareti var. Peki, MİT bunu neden bir "suikast" olarak iletti? İletmediyse Genelkurmay'ın ikinci ismi neden özellikle altını çizerek, "bilgi darbeye yönelik olsaydı farklı emirler verilirdi" diyor? Acaba MİT aynı bilgiyi sivil iktidarla da paylaştı mı? FETÖ'cülerin onca hazırlığı fark edilmediği gibi gelen bilginin gereğini MİT de, iletilen Genelkurmay da yapmamış. Her açıdan ilginç bir durum değil mi?