Yanı başımızda enerji üzerinden küresel hesaplaşmaların sürdüğü, bölge coğrafyasının yeniden çizilmek istendiği bir dönemde, Türkiye kendi içinde de 100 yıllık bir dönüşümün sancılarını yaşıyor. Hem kendi ertelenmiş sorunlarıyla yüzleşiyor, hem de o sorunların bir daha yaşanmaması için kurumsallaşma adımları atıyor.
Yeni anayasa bu çabanın en önemli adımı. Önceki gün Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği "Yeni Türkiye Buluşmaları" ekseninde "Yeni Türkiye için Yeni Anayasa" konulu panele katıldım.
Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE), Siyaset Koordinatörü Dr. Murat Yılmaz'ın yönettiği panelin konuşmacıları arasında Prof. Dr. Cem Duran Uzun, Avukat Raşit Sarıkaya'yla birlikte ben de vardım.
Panelde, ağırlıkla Türkiye'nin sık sık darbelerle kesintiye uğrayan 100 yıllık anayasa arayışıyla, son dönemde vesayet sisteminin geriletilmesi ve siyasetin güçlenmesiyle yükselen daha özgürlükçü ve hukuka dayalı yeni bir anayasa talebi dile getirildi.
Antalyalıların yoğun ilgisi de bu talebi doğruluyordu. Paneli izleyen Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, neden böyle bir panele ihtiyaç duyduklarını şöyle anlattı: "Türkiye'nin ayağındaki pranga bürokratik vesayete dayanan siyasi yapısı ve yasakçı 12 Eylül anayasasıdır. Ülkemiz son yıllarda toplumsal, iktisadi ve kültürel alanda ciddi dönüşüm yaşıyor. Bu dönüşüm siyasal alanı ve siyasal hukuku da değişmeye zorluyor. Bu yüzden, üniter devlet yapısı içinde başkanlık sistemine ve güçlü yerel yönetim reformuna ihtiyacı var."
Türel, bu reformun gerçekleşmesinde Antalya'nın özel rolüne dikkat çekiyor ve şöyle diyordu: "Antalya, hem Türkiye'nin derin toplumsal değişiminin bütün sancılarını yaşayan, hem de bütün renklerini içinde barındıran bir çoğulculuğa sahip. Bu tartışmaları derinleştirerek Türkiye için örnek bir iletişim zemini ve şehir kültürü oluşturmaya çalışıyoruz."
Antalya'ya gelmişken sadece anayasayı değil, turizmi, tarımı ve kentin geleceğini de konuştuk. Tabii o geleceğin içinde özel yeri olan Rusya'yı da…
Antalya kaygılı ve umutlu
Rusya önemli çünkü yılda 12 milyon turist alan Antalya'ya bu ülkeden 3 milyon turist geliyor. Meyve sebze ihracatı ise milyarlara varıyor. Ayrıca 40 bine yakın Rus Antalya'da yaşıyor. Bunun yaklaşık 11 bini de mülk sahibi.
Rus uçağı krizinden Antalya hem çok etkilendi hem de bir rol oynayabilir. Bu yüzden henüz umutlarını yitirmiş değiller. Krizi atlatmak için yeni arayışlar dahil her şey yapılıyor. Bu konuda Vali Muammer Türker ve Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel'in çabaları görülmeye değer. İki yönetici de bir yandan sivil toplum örgütleriyle ilişkiyi sıcak tutup baskı oluşturmaya, diğer yandan yeni pazar arayışlarıyla çözüm bulmaya çalışıyor.
Kısa dönemde ne olur bilinmez ama Antalya Rus krizine rağmen heyecan verici yatırımlara imza atıyor. 23 Nisan'da 6 milyon turistin geleceği EXPO 2016 için çok ciddi ve kalıcı yatırım yapılıyor.
EXPD için raylı sistem çalışması sürüyor. Son 1.5 yılda 6 kavşak bitirilmiş. Kanal İstanbul gibi Boğaçay Projesi'yle Antalya'nın da bir kanalı olacak. Kruvaziyer gemi limanı geliyor. Ve 5 yıldızlı şehre giden yolun iki sacayağı, 7 müze hazırlığı ve çiçek açan şehir girişimi…
Kısa bir süre Başkan Türel'le Kaleiçi'ni değiştiren ve Kanada'dan "Şehirler Oscar"ı getiren sokağı geziyoruz. Gerçekten harika bir çalışma…
Güneşiyle ilgi çeken Antalya şehir olarak da bir güneş gibi doğuyor.