Nereye bakarsanız bakın, 1 Kasım sonrası insanların yüzü gülüyor. Muhalefet edenlerin önemli bir kesimi bile seçim sonuçlarından memnun. Turizmcisinden çiftçisine, büyük sanayicisinden mahalle bakkalına herkes yarınına daha umutla bakıyor. Büyük bir depremin doğayı rahatlatması gibi, toplum 5 Kasım'da inanılmaz rahatladı.
Şimdi bu rahatlamanın yarattığı enerjiyle köklü reformların yapılmasını bekliyor.
Bu yüzden bütün gözler yeni hükümette... Yeni hükümet denince de ilk akla kabinede kimlerin yer alacağı geliyor. Onu da, AK Parti'nin geçmiş tecrübesinden biliyoruz bölgelere, illere ve başarıya göre bazı kriterler var. Ona göre seçilecek.
Ancak bu kez, toplum hükümette kimlerin yer almasından daha çok yeni hükümetin misyonunu ve ne yapacağını merak ediyor...
Peki, yeni hükümet ne yapmalı?
Mesaj çok açık, milletin 1 Kasım'da sandığa yansıyan iradesi, deyim yerindeyse 13 yıllık büyük dönüşümü taçlandıracak ve yeni sıçramalar yapacak bir "devrim" öngörüyor.
Çünkü toplum artık, son 2.5 yılda Gezi kalkışmasıyla başlayan, 17-25 Aralık'la süren, 6-8 Ekim'le takviye edilen kuşatmalardan, Suriye üzerinden yürütülen iç savaş dayatmalarından ve terörden, üst üste yapılan 4 seçimin yükselttiği gerilimden ve muhalefetin iktidarı çekmeye çalıştığı kısır tartışmalardan yoruldu. Bahane istemiyor. Son 5 ayda muhalefetin değişim yapamayacağını gördüğü için 5 milyon seçmen yer değiştirdi.
Şimdi elinde kırmızı kartla olup bitenleri izliyor. Hükümetten reformlar yapmasını, muhalefetten de buna destek vermesini bekliyor. İlk yapılması gereken de yıllardır sivil siyasetin şikayet ettiği bürokratik yapıya neşter atması... Onu ekonomide ikinci sıçrama sağlayacak reformlar izlemeli. Türkiye'nin özel sektörün önünü açacak, yeni teknoloji ve üretimi önceleyecek yeni bir kalkınma hamlesine ihtiyacı var. Bu hamleler, gelir dağılımının adil paylaşımıyla da tamamlanmalı.
Ve tüm bunları güvenceye alacak, "tam demokrasi" hamlesi. Yani bu topraklarda yaşayan kim varsa, dindarlar, laikler, Kürtler, Aleviler, azınlıklar hepsinin hakkını ve hukukunu güvenceye alacak yeni ve sivil bir anayasa... Seçim ve siyasi partiler yasası da, siyasal sistemin yeniden kurgulanması da bu eksende yapılmalı. Buna sadece bizim değil, Türkiye'yi bir demokrasi limanı olarak gören coğrafyamızın da ihtiyacı var.