"Ar damarı çatlamak" diye bir deyimimiz var, bugün çoğunlukta da olsa etkisini yitiren "apoletli medya"nın durumu tam da böyle. Yalan yazmakta, iftira atmakta, insanları itibarsızlaştırmakta yıllardır birinciliği kimselere bırakmadılar ve hep yalandan beslendiler. Yaşadıkları toplumu tanımadıkları gibi tanımak da istemediler. Kaçtılar, küçümsediler, ötekileştirdiler.
Önceki gün birkaç yazar arkadaş, gönüllü şekilde, Gezi olayları sırasında bir kadının Kabataş'ta yaşadığı tacizi yok sayan "yalan kampanyası"na ortak bir tepki koyduk. İyi de oldu. Medya, tarihinde belki de ilk kez kendi içinde üretilen yalanlara, itibarsızlaştırmaya ve pervasızlığa ortak karşı çıkıyordu. Bu medyadaki sivil değişimin de ilk işareti.
Keşke daha önce yapılsaydı da Ahmet Kaya'yı o medyanın linç etmesinden kurtarabilseydik. Ya da onlarca insanı... Çünkü o zaman, bugün bizi "yandaş"lıkla suçlayan Hürriyet gazetesi ve yazarları bu işi o kadar kolay yapamazdı. İnsanda biraz utanma olur. Ama insanda tabii... Bu durumda, elbette bunlara bir kadının beyanı bir şey ifade etmez. Dün Ahmet Kaya da onlar için bir şey ifade etmiyordu. En son Gezi olaylarında onlarca yalan haberlerine tanık olduk. Dikkat edin o yalanlardan hiç söz etmiyorlar.
O Gezi yalanlarının başını çekenlerden birinin yönettiği gazetenin eski tüfek Kemalistsosyalist yazarı da girdiği paralel kumpası unutup bizi talimat almakla suçluyor. İnsan yaşlandıkça makulleşir diye bekliyor ama bunların yaşlısı genci sınır tanımaz yalancı. Belki de darbeci generallerden talimat alıp "Genç subaylar rahatsız" diye manşet atmaya alıştıkları için herkesi kendileri gibi sanıyorlar. Tabii bunların artık talimat almalarına da gerek kalmamış, "apoleti içselleştirip mankurtlaştıkları" için otomatik yapıyorlar.
Anlaşılan irtifa kaybettikçe, kılıf değiştirip daha çok yalan söyleyecekler. En son söylediği şu yalana bakın: "Bırakın kadınları, isteyen başı açık olsun, isteyen başı kapalı. Giyimi kuşamı sizi niye ilgilendiriyor?" İnsaf... Bir insan bu kadar pişkin olabilir mi? Bu kadar rahat yalan söyleyebilir mi? Sanki başörtüsünü soruna dönüştüren onlar değilmiş gibi. Ama artık medya üzerinden siyaseti dizayn edemedikleri gibi kimseyi de itibarsızlaştıramayacaklar. Çünkü karşılarında sivil ve demokrat güçlü bir ses var. Yalan söyleme özgürlükleri bitiyor.