Son dönemde, siyaset üretememenin, zamanın ruhunu yakalayamamanın nasıl bir savrulma yarattığının onlarca örneğini yaşıyoruz. Bunu görmek için, Süleyman Şan Türbesi'ne yönelik dünyanın bile gıptayla izlediği operasyonu itibarsızlaştırmak için muhalefetin yaptıklarına bakmak yeter.
Ama öngörüsüzlük orada kalmıyor. Hangi konuya el atsalar, aynı ufuksuzluk karşımıza çıkıyor. Bu gerçekten ülke için üzüntü verici ve siyasetin toptan değerini aşağı çeken bir durum. Bu konuda CHP'li aktörler birinciliği kimselere kaptırmıyor. Ama MHP ve HDP'nin durumu da farklı değil.
Süleyman Şah Operasyonu'nun bölgede nasıl yankılandığına ve taşları nasıl oynattığına kimsenin baktığı yok. Herkesin bölgedeki hareketliliğe çok daha dikkatle bakması gerekiyor. Bölgede tıpkı 100 yıl önceki gibi Musul-Kerkük'ün de içinde olduğu "Kürt meselesi" eksenli çatışma riski de taşıyan derin bir değişim yaşanıyor. Bu değişimi doğru okuyan Türkiye, tarihi çözüm süreci adımıyla bölgedeki bu derin değişimin merkezinde yer alıyor.
Türkiye'nin çok yönlü saldırıya uğramasının nedeni de bu. İşin ilginç tarafı, aynı saldırı çok dillendirilmese de PKK'ye de yönelmiş durumda. Bir yandan küresel güçler farklı vaatlerle Kandil'i etkilemeye çalışıyor -ki yönetimde buna yatkın aktörler var- öte yandan İran açık açık Kandil'i tehdit ediyor.
Önceki gün Yıldıray Oğur yazdı, PKK'ye yakın gazetelerde de küçük haber oldu: Türkiye'nin, Süleyman Şah Operasyonu'nu bitirmesinin ardından İran, sürpriz şekilde Kandil'i top ateşine tuttu. Aslında İran'daki PKK'ye yakın Kürt siyasi mahkûmlarının arka arkaya idam edilmesinin bu döneme denk düşmesi de tesadüf değil. PKK'nin İran kolu olarak bilinen PJAK Genel Başkanı Heci Ehmedi, İran'ın "Türkiye'nin PKK lideri Abdullah Öcalan'la görüşmelerinden rahatsız olduğunu ve bunu bozmak istediğini" belirtiyor ve şöyle diyor: "Bölgede ne zaman Kürtler'le ilgili iyi bir gelişme olursa İran bunu bozmak ister çünkü biliyor ki böyle devam ederse kendisi de adımlar atmak zorunda kalacak."
Bu gerçeklere ve Türkiye'nin bölgede neden kuşatılmak istendiğine ne yazık ki ne CHP ne MHP kafa yoruyor. Ama daha vahimi, sürecin en önemli ve sivil aktörü HDP de kafa yormuyor ya da yormak istemiyor. Doğrusu o çevre, Türkiye'nin Kürt sorunu açısından yüklendiği rolü, Türkiye ise onların neden son dönemde sıkıştırılmak istendiğini iyi tahlil etmeli.
Çözüm süreci nedeniyle başlatılan bu kuşatmaları yine çözüm süreci akamete uğratacaktır.