Şu sıralarda CHP'de iç kargaşa yaşanmasına, ayrılıkların olmasına şaşırmamak gerekiyor. Çok yazdım, "CHP'de oyun bitmez" diye, bitmiyor da. Bunun bir nedeni CHP'nin yüzleşmekten kaçtığı geçmişiyse, bir nedeni de belki de o geçmiş nedeniyle siyaset üretememesi. Mevcut siyasi tabloya bakın. Seçime çok az bir süre (Nisanda yapılırsa 5 ay) kala, ayrılıkların, sert siyasi kavgaların ve Bizans oyunlarının döndüğü tek bir parti var: CHP.
Bir partide elbette farklı ekipler, siyasi tartışmalar hatta ayrılıklar olabilir. Ama bu kadar Bizans oyununu başka bir partide görmek mümkün değil. Şu olup bitenlere bakın. Ulusalcı Emine Ülker Tarhan CHP'den istifa edip hemen yeni bir parti, Anadolu Partisi'ni kurdu. Belki birkaç kişi daha oraya katılabilir, daha fazlası yok. Peki, seçimde bir başarı gösterme şansı var mı? Olmadığını ve olmayacağını onlar da biliyor.
Ulusalcı kesimde veya CHP'ye oy veren kıyılarda CHP yönetiminden memnun olmayan bir kesim olduğu doğru ama bu "yeni bir parti" kurmak için yeterli değil. Bırakın yüzde 10 barajını, yüzde 2-3 oy alması bile büyük başarı. Bu durumda Emine Ülker Tarhan'ın parti kurması mantıklı mı?
Ayrıca kendisine yakın isimlerin CHP'den ayrılma gibi bir yaklaşımları da yok. Hatta Dilek Akagün Yılmaz ayrılmayacağını çok net söyledi. Demek ki işin içinde başka bir hesap var. Yüzde 2-3 gibi bir oy bile Kemal Kılıçdaroğlu'nu sıkıştırmaya yetiyor. Hesap bu. İçeride Deniz Baykal-Muharrem İnce ekseniyle, dışarıdan ise Tarhan'la, CHP yönetiminin nefes alması engellenmek isteniyor. İki hedef öngörülüyor; Seçim öncesi daha fazla milletvekili almak, seçim sonrası da CHP yönetimini ele geçirmek. Buna Dersim tartışması da eklendiğinde CHP yönetiminin zorlanacağı çok açık.
CHP yine yeni bir siyaset mühendisliğiyle karşı karşıya. Doğal olarak güçlü bir siyasi irade ortaya koyup değişmeyince birileri bu işe soyunuyor. Gelinen nokta da parlak değil. Denilen şu: "Kılıçdaroğlu dönemi fiilen bitmiş durumda. Partide heyecan yaratmıyor. Acaba seçim öncesi mi gidecek, yoksa seçim sonrası mı?"
Ulusalcı veya eski CHP'liler ağırlıkla buraya odaklanmış durumda. CHP'yi terk etmeden, Tarhan'ın partisiyle Kılıçdaroğlu'nu sıkıştırıp göndermek. Kılıçdaroğlu da bu oyunu görüyor ama ne yapacağı konusunda kararsız. Bu yüzden herkesi şaşırtan Ali Topuz veya Murat Karayalçın gibi "eski siyasi aktörlere" sığınıyor. İçeriden Deniz Baykal ve Muharrem İnce sıkıştırmasını, dışarıda yoğunlaşan "ulusalcı" kuşatmasını eski kuşak siyasilerle engellemeye çalışıyor. Onun bu çıkışına en sert muhalefet eden de ilginçtir açıkça ortaya çıkmayan en yakın çalışma arkadaşları.
Anlayacağınız CHP'de Bizans oyunları bitmek bilmiyor. AK Parti'nin gitmesi için 2010'dan bu yana CHP, siyaset mühendislerinin hedefinde. Bunun için de CHP'nin doğasına aykırı, paralelcilerle ilişkiden; Ekmeleddin İhsanoğlu'nun adaylığına kadar her şey denendi. Sonuç alınamayınca CHP'ye sert biçimde oy kaybettirerek eski haline dönmesi isteniyor.
Bu çaba derinleşirse her iki kesim de kaybedecek. Bu da milliyetçi dalganın yükseleceği anlamına geliyor.
Kısa bir tatil sonrası hafta sonu görüşürüz.