Ortadoğu'yu yeniden dizayn etmek ve enerji koridorunu kontrol etmek isteyen küresel güçlerin tek amacı var: Bölgede ve bölgeyle ilişkili alanlardaki ülkeleri zayıflatmak.Coğrafya da buna çok uygun olduğu için sürekli kaos içinde bir Ortadoğu isteniyor.
Bu strateji adım adım da hayata geçiriliyor. Irak'tan Mısır'a, Gazze'den Suriye'ye bölgenin nasıl kaosa sürüklendiğini canlı yayınlarda izliyoruz. Türkiye'nin son bir buçuk yılda maruz kaldığı algı operasyonlarının, sokak saldırılarının amacı da bu...
Türkiye bölgede olmalı ama güçlü olmamalı. Bu yüzden Kürtlerle ittifak yapmaması için her şey yapılıyor. Türkiye'nin bölgede izlediği politikaların eksiklikleri, yanlışları elbette eleştirilmeli ve tartışılmalı ancak ortaya da bunu aşan, topluma güven veren bir siyaset konmalı. Özellikle de kriz anlarında.
Muhalefet ancak böyle anlarda yükselebilir. Ama ne yazık ki Türkiye'de böyle bir ana muhalefet yok. Geriye dönüp bakın, yaşanan bütün krizlerde ana muhalefet partisi CHP hep krizin derinleştirilmesinden yana tavır koydu.
Sokakların karışmasına destek veren, ekonominin çökmesine umut bağlayan, kendisi dışındaki gelişmelerden medet uman bir CHP muhalefeti var.
CHP, iktidarın yanlışlıklarını ve eksikliklerini gösterip, öneri getirmek yerine iktidarın tüm yaptıklarını yok sayan bir yaklaşım sergiledi, halen de sergiliyor.
Oysa kriz anlarında toplumun yol gösterici muhalefete ihtiyacı var. CHP ise bunun tam tersini yapıyor ve en olmadık zamanlarda en ucube önerilerle toplumun karşısına çıkıyor. Sonra da "bana neden oy vermiyorlar" diye şikâyet ediyor. Bu durum, bırakın CHP'nin yeni kitle kazanmasını, kendisine oy veren milyonları bile umutsuzluğa sürüklüyor. Bunun son örneği Kobani tezkeresi.
AK Parti ile Kürt siyaseti arasında Kobani sorunu yaşanıyor ya, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu fırsatı kaçırır mı? Hemen devreye girip şu akıl almaz öneriyi getiriyor: "Gelin askerimizin kara harekâtını, Kobani'nin kurtarılması ve IŞİD'in buradan püskürtülmesi hedefi ile kısıtlayalım, böyle bir tezkereyi Meclis'ten hemen yeniden çıkaralım."
Doğrusu CHP'de bir dış politika sendromu yaşandığı, bir genel başkan yardımcısının bile olmadığı biliniyordu ama bu kadarı beklenmiyordu. Bir başka ülkenin sınırlarını aşıp operasyon yapacaksın onlar da sana "hoş geldin" diyecek.
Bunu zaten küresel güçler de istiyor. Türkiye, Suriye'ye girerek hem IŞİD ve El-Nusra üzerinden Sünni kesimle kapışacak, hem de Esad'la... O Türkiye'yi bir düşünün.
CHP, çok sevdiği Baasçı rejimle anlaşma yapsa da bu önerinin uluslararası meşruiyeti de yok. Bu yüzden kimse de ciddiye almadı. Kim akıl verdi bilmiyorum ama şu da tam bir köylü kurnazlığı örneği
"Böylece, halkımızın akrabalarını IŞİD gibi bir terör örgütünün öldürmesine izin vermeyelim, onların koruma ve evlerine salimen geri dönmeleri görevini bizzat biz üstlenelim."
Anlaşılan CHP, bu çıkışıyla güya kendisine oy vermeyen ve "akıl tutulması" yaşayan Kürtleri kazanmış olacak.
Bu ucuz siyaset bile değil.