Atatürk Havalimanı yapılaşmaya açılmayacak, mevcut binalar fuar alanı olarak değerlendirilebilecek… Bu sözler; Ulaştırma ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan'a ait… Sabah'a yaptığı açıklamalarda Arslan, "özel uçaklar, ambulans uçak, helikopter veya küçük gövdeli uçaklar oraya inebilir" diyor.
Bu gelişme beni umutlandırdı. Zira aylardır "şimdiki Atatürk havalimanını, gezegenin fuar ve kongre merkezi yapalım" önerisini tekrarlayıp duruyorum. Gerekçem, İstanbul'un artık kuzeyden güney, doğudan batıya dünyanın tam ortasına gelmesi…
Çin'deyken "Kuşak Yol Projesi" incelemelerinde bunu daha da iyi anladım. Atlantik etrafındaki ülkelerin oluşturduğu eski dünya (Batı) yerini, Pasifik etrafında şekillenen yeni dünyaya (Doğu) bırakırken İstanbul her ikisinin giriş veya çıkış kapısı haline geldi.
İbni Haldun'un "coğrafya kaderdir" dediği "kader denk noktasında" Türkiye'nin yıldızını yeniden baht dönencesine yerleştiren bu durumda bizlere düşen; küresel düşünmek, yöresel davranmak ve töresel yaşamak…
Tam da bu noktada havacılıktan, fuar, kongre, lojistiğe, enerjiden kültüre dek coğrafyanın hakkını vermek, bizlerin boynunun borcu… THY'nin dünyanın en çok yerine uçan havayolu şirketi olması tesadüf mü?
Şimdi bu başarıyı, enerji, lojistik alanlarında tekrarlayacağız. Hazır havalimanını seneye yeni yerine taşırken eskisini de gezegenin fuar ve kongre merkezi haline getirmek şarttı. Üstelik etrafında yapılan 30'u aşkın süper otel varlığıyla…
Mobil Dünya Kongresi için 26 Şubat'ta Barselona'daydım. Mobil dünyasının bu en önemli buluşmasına yıllardır gelir giderim. Gördüğüm, bu kongrenin göç etme zamanı geldiğiydi. Zira turiste doymuş Katalanlar, "kongre şımarığı» olmuş.
Bu bile bize Türkiye gibi kıtalar kavşağındaki ülke için gezegenin fuar ve kongre merkezi olmamız halinde altın fırsatlar sunuyor olabilir.
Yeter ki seneye boşa çıkacak bu alanı, pistlerinden bazılarını koruyarak havacılık, denizle bağlantısını kurarak denizcilik ve diğer tüm alanlarda küresel merkez haline getirebileceğiz.