Doğu Akdeniz 7. Türkiye Enerji Zirvesi için Adana'dayız. Sabahın erken saatinde valilik otoparkında patlayan bomba ile güne başlamak, ülkemizin içinde bulunduğu mücadelenin boyutunu daha yakından hissettiriyor insana...
Şanghay İşbirliği Örgütü Enerji Kulübü 2017 dönem başkanlığının Türkiye'ye geçmesi, AB'nin skandal "müzakereleri askıya alma" kararı, piyasaları dolar üzerinden bulandırma girişimleri...
Aslında Fırat Kalkanı özelinde, bölgedeki savaşı da hesaba kattığımızda, içinden geçtiğimiz sürecin olağanüstü şartları daha da şekilleniyor.
Ne otoparkta patlayan bomba, ne kriz goygoyculuğu ne de AB'nin hukuki bağlayıcılığı olmadığı gibi pratikte zaten 53 yıldır yok hükmindeki kararı, tesadüf değil. Zira Türkiye, sadece bölgesel liderlik değil aynı zamanda küresel dengelerin yeniden şekillenmesinde, "farklı noktaya" ulaşmış bulunuyor.
Zirvede, Enerji Bakanı Dr.
Berat Albayrak'a Şanghay İşbirliği Örgütü Enerji Kulübü dönem başkanlığının Türkiye için önemini soruyorum. Cevap net: "Ülke menfaatine her türlü işbirliğine açığız." Dünya enerji üretim ve tüketiminde açık ara en büyük paya sahip bu birlik içinde yer almak, üstelik üyeler dışında diyalog partneri statüsündeyken dönem başkanlığını Türkiye'ye kazandırmak, yeni mücadele alanlarımızın neler olacağına ışık tutuyor.
Bu da bizi çok farklı cephelerde mücadele veren Türkiye'nin önündeki zorlu ajandaya getiriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Pakistan dönüşü uçak sohbetinde "Türkiye varsa yoksa AB dememeli, Şanghay Beşlisi içinde neden Türkiye olmasın" sözlerini hatırlayalım.
Akabinde yaşananları tahlil ederken, düşmanın sadece Fırat kenarında olmadığını, içeride, dışarıda, piyasada, finansta, medyada karşımıza farklı yüzüyle çıktığını daha iyi anlayabiliyoruz.