Teknolojide ve iş yapma kültüründe yaşanan gelişmeler müşteriyi "varlık sebebi" ve işini "ibadet" sayan yaklaşımın sürdürülebilir ve kazandıran bir tutum olduğunu gösteriyor. Neticede "etik" olmak ahlaki duyarlılıktan öte, ekonomik mantığı olan bir davranış...
Müşteriyi yasayla koruduğumuz geçmiş yıllarda, kurnaz işadamları yasaların ardından dolaşıp, hukuken haklı çıkacak dümenler peşindeydi.
Kaybettiler...
Çünkü değişen rekabet koşullarında seçenekleri artan müşteri, bir başkasını tercih ederek bu, kanunen haklı fakat etik olarak dökülen firmaları sildi süpürdü.
Reklamlarıyla "kafa karıştıran", kampanyalarıyla müşterisini "aldatan", yalan söylemese dahi "doğruyu saklayıp" müşterisine tuzak kuran kurnazlar hâlâ var fakat hayatları giderek zorlaşacak gibi görünüyor.
2001 krizinde aslında biz bunu en maliyetli yoldan öğrenmiştik. Demek ki arada hatırlatmak gerekiyor. 10 yıl geçti ve yine benzer hileli iş yapma kültürü, bir şekilde yeşermeye başladı.
Müşteriyi "firmamızın parasını cebinde taşıyan insan" diye tanımlayan eski ve etik dışı zihin yapısındakilerin sapır sapır döküleceği bir dönem geliyor zira...
Bunu, zannedildiği gibi yeni tüketici yasaları filan yapmayacak. Bunu, seçeneklerini her an denetleyebilen ve her yerde tercih yapabilme gücüne erişmiş bilişim ürünleriyle güçlü kılınan bizler yapacağız.
Mağazaların yakın gelecekte "soyunma kabinine" döneceği ortamda, seçeneğimizin bilgisine ulaşınca, ürünü gidip deneyecek ama satın almayı, bize daha uygun seçeneği sunandan yapacağız.
Misal Ordu'da yasaları kullanarak bizi aldatanlar vardı. Hız sınırı tabelalarını yerleştirme kurnazlığıyla sürücülere pusu kuruyor, soyup soğana çeviriyorlardı. Ancak bu yasal aldatıcı kurnazlar kaybetti.
Yasaları eğip büküp, kendi çıkarı için kullanan yasal ama etik dışı firma modelleri de eninde sonunda her yerde kaybedecek.