Fildişi Sahili'nin en büyük şehri Abidjan'dan Gana'nın başkenti Akra'ya geçiyoruz. İki sıra ileride, THY Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı İlker Aycı oturuyor. Yüzünde coşkulu bir tebessüm… Sebebini soruyorum tarihi kâr rekorunu müjdeliyor: "1 milyar doları geçtik."
Türkiye'nin artık 9 sıfırla yazılan dolar kârlı markası var ve bunu nasıl sağladığını merak ediyorum. Aycı sıralıyor: 1- akaryakıt fiyatları, 2- verimlilik artışı ve iştiraklerdeki kârlılık, 3-Türkiye çıkışlı gelirler, eurodan dolara dönüş, 4- akıllı finansman ve borçlanma yöntemi, 5- proaktif filo yönetimi…
Burada dikkatimi çeken, değer üretmeyen iş süreçlerini iyileştirince ortaya çok olumlu sonuçlar çıkabileceği kuralının THY örneğinde gerçekleştiği oldu. Misal talebin yüksek olduğu pazarlarda gelişme, bazı hatları (Libya örneği) kapatma zorunluluğuna rağmen büyüme ve mevsimselliği tersine çevirme…
Mali disiplin uyguladık
Bu da ne demek? Aycı örneklendiriyor: Taipei, Manila, Miami gibi hatları açarak, mevsimsel olarak yoğunluğun ters çalıştığı alanlara uçmak… İştiraklerin artan kârlılığına gelince… Gider yönetimini etkin kılmak ve mali disiplin uygulamak…
Sun Express, Lufthansa ile ortak Antalya merkezli bir THY iştiraki ve orada da bu sayede 80 milyon $ kâr elde edilmiş. Doğru yatırım projeleri, daha da önemlisi doğru öncelikler, milyar dolarlık kârın altında yatan temel dinamik…
Unutmamak gerekir ki THY, dünyada en fazla yere uçan havayolu olmayı, ölçek ekonomisi ile sağlayabildi… 10.7 milyar $'lık ciroda 1.069 milyar $ ile yüzde 9.4'lük kârlılık temini, Aycı'nın ifadesiyle 17 genel müdür, 650 müdür ve 48 bin nitelikli çalışanın oluşturduğu eko sistemde sağlanabiliyor.
Benim dikkatimi çeken Aycı'nın uyguladığı stratejinin 1 yıl gibi kısa sürede parıltılı başarı getirmesidir. Detayında yatan şu:
Önce yeni pazara giriyorsun, ikinci adımda uçuş frekansını artırıyorsun ve son aşamada büyük gövdeli uçaklarla o pazarda derinleşiyorsun.
Türkiye'nin sıcak gücü haline gelen THY'nin bilinirlik sağlamada gösterdiği performans takdire şayan… Neticede dünyanın her yerinde reklam arayüzleri ve hizmet kalitesiyle Türkiye'nin itibarını yüceltiyor.
Gana'dayız… Buradaki gelişmeleri anlatıyor: Buranın yolcusunun %80'i transfer yolcusu. Önce bilinirliği artırdık şimdi bizden daha fazla business koltuk istiyorlar. Bunu temin edebilmek için uçak filomuzu öylesine birbirine bağladık ki en fazla yere gidebilen havayolu haline geldik.
Misal New York'a günde 4 uçuş var. Tuhaftır bu sayı Gaziantep'e olan uçuş ile aynı. 113 ülkede 287 uçuş noktası, %51'i transfer olmak üzere 61.2 milyon yolcunun ayağını yerden kesmek ve onları mutlu bir şekilde salimen yere indirmek…
İnovasyon makinesi...
Neticede 7 milyar $'lık hizmet ihracatı ile dış ticarette kendini üst sıralara taşımak… Bunu gerçekleştirmenin yolu, 60 büyük havayolu şirketi arasında 13'üncü sıra ölçek ekonomisi yakalamaktan geçiyor. 2023'te 500'den fazla uçakla 120 milyon yolcu taşıyan 30 milyar $'lık küresel şirket olma hedefi daha gerçekçi hale geliyor.
Ben bu verimliliğin altında yatan detayları merak ediyorum. Aycı çok şeye dokunduklarını ve büyük küçük iyileştirmelerin gerçekleştiğini söylüyor. Mesela ambalajlar, kulaklıklar, kabin eğlence sistemi, interneti iyileştirme… Aycı'ya göre gidilecek daha çok yol var ve amacı şirketi bir inovasyon makinesine çevirmek… Misal yeni düşünce tarzının çalışana benimsetilmesi halinde verimliliğin ve kârı dramatik artacağı gerçeği… Uçaklara ortalama 50 ton su alınıyor. Bunun yaklaşık 20-30 tonu kullanılıp gerisi boşaltılıyor. Bir THY müdüründen gelen yenilik önerisi ilginç; neden kullanmayacağımız suyu uçağa yüklüyor, onu taşıyor ve sonra boşaltmak için para harcıyoruz?