Cengiz Han için "ikinci bin yılın en büyüğü" derler. Geçen bin yılda İpek Yolu'nu ele geçirip güvenliğini sağladığından ötürü... Örnek ilginç: Macar bakire, elindeki kristal vazoda taşıdığı altınları, kırmadan, çaldırmadan, tecavüze uğramadan Pekin'e ulaştırabiliyordu.
Günümüzde küreselleşmeyi motorlu araçların her türü ve havayolundan, deniz, kara ve demiryoluna dek her yöntemle sağladık. Telgraf sayesinde insandan daha önce bilgisinin yol almaya başlamasıyla devreye internet girdi ve bugün bitler baytlar ışık hızında yol alıyor.
Fakat Tesla'nın prototip ışınlaması henüz hayal olduğundan, atomların yer değiştirmesi için hâlâ yollara ihtiyacımız var. Burada ticaret yollarının hâkimiyeti önem kazanıyor. Tam da bu noktada, Çin ile Türkiye arasında uzanacak 6 bin kilometrelik demiryolu projesini görüyoruz.
Bizler demiryolu devrimini kaçırdık. Ancak şimdi bu devrimi "hızlı tren" atılımıyla yakalıyoruz. Havayolu ve otobüs ağının zaten insanları hızlandırdığı Türkiye'de bana göre "yüklerin hızlanması" daha da hayatidir.
Çin ile Türkiye arasında 2039'da tamamlanacak yeni demir-ipek yolu, 150 milyar $'lık dev bütçesine değecek zenginlik oluşturacak. Türkiye bu projeye sahip çıkmalı ve Pasifik yüzyılının dev aktörü Çin ve civar coğrafyaya, 30 saatte ve makul fiyatta yükleri taşıyabilme becerisi kazanmalıdır.
200 km/s ile yolcu, 160 km/s ile kargo taşınan bu Demir İpek Yolu'nda Türkiye, tıpkı enerji, petrol, doğalgaz hatları gibi "yük hatları" ile "kural koyucu" rolünü pekiştirecek. Cengiz Han'ın kılıçla sağladığı küreselleşmeyi bizler pekâlâ bilgi ve cesaretle inşa edebiliriz.