Türkiye, 13 yılda unuttuklarını hatırlayacağı yeni bir döneme girmiş bulunuyor. Tek parti iktidarının icra hızı ve karar kalitesini eleştirenler şimdi, eski Türkiye'nin koalisyon manzaralarına yeni izah bulmak zorunda kalacak.
On milyondan fazla yeni seçmen, hayatı boyunca koalisyon içinde yaşamadı. Seçmen "uzlaşma" dedi fakat bu uzlaşmanın pratiği bizde ne yazık ki başarı öyküleri taşımıyor. Bizdeki ortaklıkların %80'i ilk 5 yılda dağılıyorsa, birlikte iş yapma kültüründen uzak yapımızın koalisyon yöntemiyle koşmaya elvermediğini söylemek abartı olmaz.
Yürüyen projeler, 3'üncu Havalimanı, 3'üncü Köprü, Körfez Geçişi, raylı tüp projesi ve diğerleri... İş planları çerçevesinde gidiyor olsa da yol boyu çıkabilecek aksaklıklara, koalisyon hükümeti içten destek verebilecek midir?
25 paket üzerinden topluma sunulan ve 100 maddelik Yeni Türkiye sözleşmesi, reformlar... Bana göre dün sabahtan itibaren bunların tümünü derin dondurucuya koymuş bulunuyoruz. Oysa ajandamız, yüksek gelir grubu ülkeler sınıfına girmek için yapısal reformlara odaklanmak idi. Ama sandık bize reformların da "pause" tuşuna basmamız gerektiğini söyledi.
Koalisyonun büyük ortağı zaten pastayı büyütme zihin yapısına sahip AK Parti olsa da küçük ortak(lar) mevcut pastayı kendilerince paylaşma konusunda iştah sahibi olacaktır. Hal böyle olunca, yüksek büyüme de deep freeze'e konulanlar arasında...
Faiz? Döviz? Enflasyon? İşsizlik? Yeni yatırımlar? Ar-Ge? Düşündükçe koalisyon pratiğimizin bu hayati alanlarda umut yeşertici ilham vermediğini söyleyebiliyorum.
Peki, ne olacak? Hissettiğim şu: En az 18 ay sürecek koalisyon geçişi, mevcut yönetim tarzımızı, yamalı bohça parlamenter sistemi, ona uygun geliştirdiğimiz vesayetçi kurumları, hantal bürokrasi ve güçlü yönetim ihtiyacını belirgin kılacak.
Dün sabah itibarıyla dondurucuya koyduğumuz Yeni Türkiye, ancak o zaman yeniden ayağa kalkıp 2023 hedeflerine koşmaya başlayabilecek.