Dün mobilya fuarındaydım. CNR EXPO salonlarında 500 firma, 1.000 farklı marka ile İSMOB Fuarı'nda bir araya geldi. 16 salonun her birinde koltuktan kanepeye, sandalyeden yatağa dek mobilya tanımına giren binlerce ürün sergilendi.
Mobilya, katma değere en uygun ürün özelliği taşır. Sıradan bir sandalyeyi 50 liraya da satabilirsiniz 500 liraya da... Hele ki oturma, yatak odası takımı veya salon mobilyası söz konusu ise katma değer sayesinde 10 kattan fazlası mümkündür.
Fuarda dikkatimi çeken, inovasyon gayretimizin mobilya özelinde yavaş yavaş sonuç vermeye başladığı oldu. Ancak konsept ve estetik alanında alınacak daha çok uzun yol var. Önerim; İnegöl'e mobilya tasarım okulu kadar güzel sanatlar akademisi de kurulmasıdır.
Markalaşma yolunda mesafe almış ve kalite yanı sıra tasarım alanında bir yere gelmiş az sayıda firmayı özenle ayrı tutarak diyorum ki; mobilyada niceliği çözdük ama nitelik alanında döküldüğümüzdür. TİM'in "ille de tasarım" diye tutturması bu yüzden zaten...
Çoğu dış fuarlardan kopyalanmış ürünler dört bir yanda boy gösteriyor. Öyle ki önünüzde duran sehpayı internet sitesinde görebiliyor, broşürden inceleyebiliyor ama fotoğrafını çekemiyorsunuz. Zira o da bu modeli belli ki bir dış fuardan fotoğraflayarak kopyalamış. Oysa bırakın yasaklamayı, özçekim yapmak için dahi özendirin diyorum.
Sonuçta fuar alanı cari açık caddeleri gibi... Herkesin cebinde en pahalısından marka telefon var. Teki çaldığında onlarcamızın eli cebine gidiyor. Ama beğendiğiniz sehpayı fotoğraflayıp fikrini sormak için arkadaşınıza gönderemiyorsunuz.
İçime doğan, mobilyada kapasite, kalite, ihracat kabiliyeti gibi konuları başaran sektörün şimdi nitelik sıçramasına ihtiyaç duyduğudur.
İyileştirmeye açık alanlar belli; tasarım, estetik, konsept, marka ve moda...