Dünya Ekonomik Forumu (WEF) küresel risk raporu, giderek gerginleşen dünyaya işaret ediyor. Küresel risklerin en başında savaş ve iç çatışmaların yer alması, şaşırtıcı... Daha önceki raporlarda alt sıralardaki bu riskin en tepeye yerleşmesi, 2015'ten başlayarak dünyanın giderek daha riskli bir gezegen olduğuna işaret ediyor.
Listeyi sıralayalım:
1- İç çatışmalar ve bölgesel etkileri de olabilecek savaşlar,
2- sıra dışı hava olayları,
3- devletlerin yönetişiminde çökme,
4- krizler ve devlet çöküşleri,
5- işsizlik,
6- doğa felaketleri,
7- iklim değişimine uyum başarısızlıkları,
8- su krizleri,
9-veri hırsızlığı,
10- siber ataklar.
Geçen yıllardan farklı olarak savaşın çevreye yönelik risklerden daha önemli hale gelmesi, yalnızca WEF'nin değil pek çok siyaset bilimcisi, politikacı ve aydının da ortak görüşü... Misal Sovyetler Birliği'nin son lideri Mihail Gorbaçov geçenlerde muhtemel bir nükleer savaştan söz etti.
Gorbaçov'un söylediği, Rusya ile Batı arasında aşırı güven kaybı sonucu Ukrayna geriliminin küreye geniş çaplı bir savaşı başlatacağı yönünde. Nitekim raporun jeopolitik riskler bölümünde tırmanışına işaret edilen "silah ve kitle imha teknolojilerindeki gelişme" ile birlikte terörist saldırılardaki artışın tetiklediği ülkeler arası anlaşmazlıklar, neredeyse son 1 yılda neredeyse katlanmış...
Yakın geleceğe dair bir başka kehanet, teknolojinin bizzat kendisine dair ve bilim insanı Stefan Hawking, yapay zekânın insanlığın sonunu getirecek kadar derin riskler taşıdığını söylüyor. Türkiye? Küre bu kadar risk altında iken 3 tarafı denizler ve 4 tarafı sorunlarla çevrili bu coğrafyada bizim küresel risklerden azade olmamız düşünülemez.
Ancak WEF'nin raporunu Türkiye'yi riskli göstermek için kullanacak olan peynir kafalara da dikkat etmek gerekiyor. Sonuçta kriz tellalları, WEF'nin Küresel Risk Raporu gibi bahanelerden besleniyor.