Referandum gecesini AK Parti'de dakikası dakikasına izledikten sonra Sayın Başbakan'la bir fırsatını bulup görüşmek istedim. Ancak Genel Merkez çok yoğundu ve MYK toplanacaktı. Dün, sağ olsun Başbakan Binali Yıldırım aradı. Biraz sohbet ettik. "Yüzde 50+1 ölçüsü"nün ve yeni sisteme geçilmesinin mühim olduğunu vurguladı. Bir yandan sandığın detaylı değerlendirmesini yapacaklarını diğer yandan da hız kesmeden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş adımlarını atacaklarını söyledi.
***
Başbakan'la sohbetin ardından, sandığın ekonomik tarafına bakmaya çalıştım. Türkiye'nin önemli sanayi merkezlerindeki son dönem siyasal tercihleri analiz ettiğimde, 16 Nisan Referandumu bağlamında önemli sonuçlara ulaştım. Kuşkusuz, genel seçimlerle, yapısal sistem değişikliği öneren halk oylaması arasında bire bir bağlantı kurmak mutlak doğrular üretmez. Fakat
"ana doğrultuyu" gösterir.
Adana, Ankara, Aydın, Balıkesir, Bursa, Çorum, Denizli, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Konya, Malatya, Manisa, Mersin, Sakarya, Tekirdağ, Uşak illerinde, 7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 genel seçim verileri ile 16 Nisan 2017 Referandumu'nun rakamları karşılaştırıldığında ortak paydalar bulmak mümkün. Dediğim gibi genel seçimde alınan oylar açık ara önde olsa bile halk oylamasında mutlak evet veya hayır oranına bakıldığı için siyasal veya sayısal farklı sonuçlara varılabilir. Buna karşın, ekonominin motoru konumundaki illerin hemen hepsinin buluştuğu nokta hem mevcut durumu hem de ileriye yönelik beklentileri okumaya fırsat verebilir.
"AK Parti'nin 1 Kasım 2015'teki oy performansı ile sanayi illerindeki 'evet' oylarının yansımasının neredeyse aynı olması dikkate değer." Kuşkusuz
bu tabloda MHP tabanının
da katkısı hesaba katılabilir.
Lakin ister 1 Kasım'a istenirse 7 Haziran'a göre bakılsın, 16 Nisan'daki siyasal manzara AK Parti'nin yenilikçi kimliğinin lokomotif olduğuna işaret ediyor.
Reform dinamiğinin ve piyasaların zayıflamaması da hayati değer taşıyor.
AK Parti'nin Türkiye için vaat ettikleri ve gerçekleştirdikleri seçmen davranışında ağırlığını koruyor.
***
16 Nisan'ın, üretim dinamikleri açısından neler söylediğine gelince...
Türk sanayii, işçisi ve
işvereni ile mutlak istikrar ve
öngörülebilirlik istiyor.
Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'a çok güveniyor.
AK Parti'nin ekonomi
politikalarını doğru buluyor.
İş başındaki kadroların
sorun çözme biçiminden emin
görünüyor.
Cumhurbaşkanlığı
Hükümet Sistemi'nin
bilhassa bürokrasinin
azaltılması, hızlı ve etkin karar
almaya sağlayacağı katkıyı
uygulamada görmek istiyor.
Bu durumda,
Yeni hükümet sisteminin
yasal ayağı tamamlanırken
ekonomi ile ilgili önceliklerin de
at başı gitmesi gerekiyor. Yani,
öncelik sıralamasında hukuki
düzenlemelerle ekonomik
reformların aynı anda
gündemde tutulması büyük
önem taşıyor. Özel sektör, kendi
dinamizmine ayak uyduracak
profesyonel hükümet sistemine
geçilmesini, ehliyetli ve liyakatli
piyasa dostu bürokratlarla
sistemin olumlu çıktılar
sağlamasını çok önemsiyor.
Kur ve faiz baskısının yanı sıra, ABD ve AB merkezli dışsal şoklarla, Rusya kaynaklı pazar sorunları ile boğuşan reel sektör, Hükümet'in yerinde ve zamanında aldığı esnek kararlar sayesinde direnç gösterebildi. Bu saatten sonra özel sektöre, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile elde edeceği avantajların süreklilik arz edecek şekilde anlatılması, hatta
"Ekonomik ve Sosyal Konsey"in bu amaca uygun bir platforma dönüştürülmesinde de fayda var.