Bir seçimden "koalisyon tablosu" ortaya çıktı mı, farklı refleksler gelişir. Sıcak sonuçları almanın avantajı ile "Medya, 1. dakikada" ilk tepkiyi verir. "Siyasetçinin" sandığı yorumlaması için "1 gün" geçmesi beklenir. "Bürokrasi, 1. haftada" işlerin nereye gittiğini görmeye başlar. "İş dünyası, 1. aydan" itibaren neyin olacağına veya olmayacağına dair kararını verir. Nispeten istikrarlı bir ortamda koalisyonla karşılaşmışsa "Vatandaş, en geç 1. yılın sonunda" olumlu ya da olumsuz gelişmelere maruz kalır.
***
Kuşkusuz,
"ülkenin öncelikleri de koalisyon seçenekleri ve görüşme süreçlerine doğrudan yön verir." Bugün için
"4 başlık"tan söz etmek mümkün:
1- Ekonomide yeni nesil ve ertelenen yapısal reformlar.
2- Bağımsız ve tarafsız yargı talebini karşılayacak önlemler.
3- Yeni Anayasa gereği. Seçim, siyasi partiler ve siyasi ahlak yasası beklentisi, çözüm sürecinin demokratik entegrasyona dönüştürülmesi.
4- Dış politikada güncelleme ve manevra alanı açma ihtiyacı.
Dolayısıyla, koalisyon müzakerelerini,
a) Program ve ilkeleri birbirinden farklı olan partileri hükümet çatısı altında bir araya getirmenin çeşitli kesimlerde algılanma zamanlaması ve
b) Kurulacak hükümete kredi açılmasını sağlayacak
"ortak ajandaya" göre okumak yarar sağlayacaktır.
Bu durum,
"tek parti iktidarına göre istekleri olan değişik grupların, koalisyon şartlarını içselleştirmesini, beklentilerini küçültmesini ve karar alma süreçlerindeki hız kaybını kabullenmesini" sağlayacaktır.
***
Koalisyonla tek başına iktidar arasındaki fark,
"tavşan-kaplumbağa" örneğindeki gibi
"seri adımlar" yerine
"yavaş ve kontrollü adımların" benimsenmesi ile fark edilecektir.
"İlkesel buluşma" tesis edilirse
"fırsata dönüşecek" olan koalisyon, dünün hesaplarına takılıp kalınırsa
"heba olacaktır."
Koalisyonla öncelikler değişecek, iki taraf arasında denge ve uyum çabası yüzünden ilave enerji tüketilecek, hayat ideal şekilde olmasa da bir şekilde akacaktır.
***
Yukarıdaki veriler ışığında olası koalisyon formülünde, AK Parti ile CHP ve MHP'nin ekonomik vaatlerinin nasıl bir zemine oturacağına gelince...
MHP'li seçenekte, "ekonomik tercihler ve takvim" konusunda fazla sıkıntı görünmüyor. MHP'nin, ekonomiyle ilgili sözlerinin finansmanı üzerinde, eski DPT kökenli Samsun Milletvekili
Erhan Usta'nın çalışmış olması, kaynak boyutunu içeren titiz hesap yapması uzlaşma ihtimali artıyor.
CHP'li durum ise çok karışık. Kaynak boyutu varsayımlara dayalı yıllık 150 milyar lirayı bulan vaatlerin, nasıl karşılanacağı belirsizliğini koruyor. Burada tek şans, CHP kurmaylarının, koalisyon kısıtlarını halka anlatarak mesafe alma iradesi olabilir. Örneğin, emekliye iki ikramiye sözü için
"Tek başına gelseydim öderdim ama" deyip, koalisyon şartları altında belki bir sefere mahsus bu Kurban Bayramı'nda ikramiye dağıtılmasını temin edip, 2016'dan sonrasında
"ek iyileştirme" için çabalamaktır. Benzeri limitler asgari ücret, taşeron işçiler, atanamayan öğretmenler vb için de geçerlidir. Benim kanaatim,
CHP koalisyondan uzaklaşacaksa,
"ekonomik vaatlerin karşılanmamasını" gerekçe gösterecektir.
MHP ise uzlaşmaz görünmenin sancıları ile baş başadır. Maraza ekonomiden değil,
"Çözüm Süreci'nden, 17-25 Aralık'ın siyasete müdahale girişimi yönünün de görülmemesinden vs" çıkacaktır.