Önce, "Allah rahmet etsin" diyelim. Millete mal olmuş isimlerin bir kalemde yazılması hem güçtür hem de doğru değildir. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Türkiye'nin "kalkınma hamlesi ile muhtıralar ve darbeler tarihi ile koalisyon tecrübeleri" ile hatırlanacak.
Demirel, İslamköy'den başlayan Çankaya'ya uzanan yolculuğunu, "Cumhuriyet'in fazileti" olarak tanımlardı. Öyledir de. Türkiye'nin asla kaybetmemesi gereken zemin "demokratik cumhuriyettir!" Askeri müdahalelerle siyaset mühendisliği faaliyetleri ile 6 kez Başbakanlık'tan edilen, 7. kez gelmekle övünen Demirel'in 28 Şubat (1997) sürecindeki tutumu hep eleştirildi. Merhum Demirel, her seferinde millete giderek, devletin yönetimine geldi. Ancak 28 Şubat, Demirel'in darbelerle şekillenmiş siyasi çizgisinde büyük kırılmaya yol açtı. Belki "kaba askeri darbeyi önlemeye çalıştı." Ama siyasi literatüre "post modern darbe" kavramının geçmesine neden oldu. O dönemin şartlarında "sayısal çoğunluk" yerine "siyasal çoğunluk" tezini ortaya atması, millete rağmen hükümetin tasfiyesine aracılık yapması çok tartışıldı. Ülke ve millet ağır bedeller ödedi. Ancak, 28 Şubat'ın dersleri, AK Parti'nin 27 Nisan (2007) e-muhtırasına karşı duruşunda, demokrasinin tahkiminde ibretlik rol oynadı.
Siyaseten kenara çekildiği yıllar Demirel'in "bilge adamlık" yıllarıydı. Gazeteciler için çalışması hoş ve verimli bir insandı. Toprağı bol olsun!