Paris'teki kanlı saldırının ucunun bir şekilde Türkiye'ye bağlanması hiç sürpriz olmadı. "Suriye'ye giden yabancı savaşçılar meselesi" küresel düzeyde çok yönlü düşünmeyi ve önlem almayı gerektirirken, bilinçli olarak bazı eller Türkiye'yi işaret etti. Ağırlıklı bölümü AB'den gelen, 80'den fazla ülkeye mensup profesyonel savaşçıların arka planına inmedikçe, Türkiye'yi büyüteç altında tutmanın gerçekçi bir tarafı yok.
Filistin, Afganistan, Irak, Libya, Suriye problemleri üretilmeseydi, terör böylesine geniş yaşam alanı bulabilir miydi?
Ekonomik kriz Avrupa'yı sarsar, göçmenler ve farklı inanç grupları açık hedef haline gelirken derin devletler ırkçı toplulukları himaye etmeseydi, tablo bu kadar ağır olur muydu?
Almanya başta olmak üzere pek çok AB üyesi çok kültürlülüğü teşvik etmek ve entegrasyona sahip çıkmak yerine, asimilasyona yönelmeseydi, kitleler bu kadar marjinalleşebilir miydi?
Ve tabii özeleştiri ...
DEAŞ terör örgütü, kafa kesme sahneleri ile dehşet salar, İslam adına çarpık mesajlar verirken, Müslüman dünyası bütünleşik tavır alsaydı bugünkü önyargı duvarları kalınlaşabilir miydi?
***
Fransa'da doğmuş büyümüş, Cezayir asıllı Fransız vatandaşı teröristlerin eylemi, Türkiye'nin suçlanmasını değil, temsil ettiği benzersiz değerlerin güçlü biçimde sahiplenilmesini gerektirmiyor mu? Hem Fransızca hem de Arapça bilen, nefret psikozundaki gençlere DEAŞ'ın kolaylıkla ulaşabildiği göz ardı edilebilir mi?
Kuşkusuz "
Hayır!"
Kısa süre önce Dışişleri Bakanı
Mevlüt Çavuşoğlu ile bu konuyu konuştuk. Paris'te Yahudilere özgü marketi basan teröristin yanındaki
Hayat isimli kadının Türkiye macerasını ve öncesinde AB'deki çelişkileri dinledik.
Bakan dedi ki:
"
O kadının DEAŞ'a katılmak amacıyla Türkiye'ye geldiğini ben nasıl bilebilirim. Eğer böyle bir bilgi varsa Fransa'dan çıkarken neden durdurulmadı? Kadın, Madrid'e nasıl geçti? Schengen ülkeleri kendi vatandaşlarını kontrol edemiyorsa biz ne yapalım? Bu kadınla ilgili arama yok. Listede ismi geçmiyor. İstihbarattan aldığımız bilgilere göre, Türkiye üzerinden kaçak yolla Suriye'ye geçtiği tahmin ediliyor. Biz de bu bilgileri anında Fransa ile paylaştık. Sen kendi ülkenden çıkarken hiçbir şey yapmayacaksın, 'Türkiye niye bunu aldı?'
diyeceksin. Bu haksızlık değil mi? Bu insanlar hapisten çıkmış, 16 ay yatmış. Hapisten çıkanlarla yakın ilişkide olan insanları siz şüpheli listesine niye koymuyorsunuz? Bu konuda işbirliğimizi artırmamız lazım!"
Netice...
Terör, insanlığa karşı suç olarak kabul edilmedikçe, "
ama"sız ele alınmadıkça, küresel ve asimetrik tehdit olduğu hesaba katılmadıkça hiçbir ülkenin kendisini güvende hissetmesi mümkün değil!