Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Kemal Bey’in işi bitti mi?

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Muhalefetinden iktidar çevrelerine kadar herkesin ağzında aynı ezgi:
"Dışarısı İmamoğlu'nda karar kıldı, Kemal Bey'in üstünü çizdiler, direnmesi nafile..."
Nasıl bu kadar emin konuşuyorlar bilmiyorum ama ben ortada böylesine net bir tablo göremiyorum.
Doğru, her iki aday da okyanus ötesinde ve Avrupa başkentlerinde etkin olan yerleşik ekonomik ve politik elitin desteğini almak için çırpınıyor. Dışarıdaki bu meşruiyetin hem içeride seçmene güven vereceğini hem de adaylık rekabetinde ellerini güçlendireceğini hesap ediyorlar.
Bu yüzden birinin yurtdışı ziyaretine öteki Doğu Avrupa gazetelerinde yer bulan ve ne kadar uyumlu olacağını anlattığı röportajlarla cevap veriyor.
Ne var ki bunca hevese rağmen dışarının verdiği refleksler çok cılız. Elçilerle yemek yemek, bir iki bilim adamıyla ayakta poz vermek için araya konan onca adama, lobi masraflarına karşın elde var sıfır.



Unuttuysam siz hatırlatın...
Yüz binlerce dolar ödenerek konuşma yaptırılan Rifkin'in vasat telekonferansı ya da İmamoğlu'nun Yunanistan'ın batısına geçemeyen yerel gazetelerdeki röportajları dışında başka ne kaldı aklınızda?
Kültür endüstrisi ellerinde, destek verseler böyle mi olurdu?
Evet, küresel sermaye ve dümen suyundaki yönetimler, mevcut iktidarın yerine Türkiye'de sömürge tipi salla baş bir yönetimin işbaşına gelmesini elbette arzu ederler.
Ama bu adamlar aptal değil. Sahip oldukları gücü kumardan çok soğukkanlı hareket etmelerine, uzun vadeli plan yapmalarına borçlular.
Erdoğan gibi dünyada da yıldızı parlayan etkin ve güçlü bir lider karşısında siyasi maceralara taraf olup risk almayacak kadar öngörülüler. Neyin mümkün olup olmayacağını görüyorlar.
Baykal döneminde olduğu gibi, kaset skandalıyla falan muhalefetin liderini belirleyecek motivasyona da sahip değiller. Öncelikleri bu değil, içeride ciddi ekonomik ve politik sorunları var.
Dolayısıyla adeta kabul haline dönüşen "dışarının" muhalefetin adayı hakkında net bir karara vardığı ve Kemal Bey'in de bu plana er ya da geç teslim olacağı tezine katılmıyorum. Hâlâ bel altı bir müdahale gelmediği sürece Kemal Bey'in en güçlü favori olduğunu düşünüyorum.

***


EVLAT OLSA...
İmamoğlu, "Saraçhane'yi sosyal medyadan öğrendim" diyerek açıkça isyan eden Kılıçdaroğlu ile arasındaki buzları eritmeye çalışıyor.
Dün de CHP grubuna geldi.
Ne var ki beklenenin aksine kürsüye çıkartılmadı. Konuşturulmadı.
Oysa müsaade edilse, "Genel Başkanımızın iradesi dururken aday değilim. Bunların hepsi yandaş basının uydurması" dese bütün düğüm çözülmez miydi?



Hani bütün bu kavga dövüş, medyaya yansıyan karşılıklı hakaretler gazetecilerin hüsnükuruntusundan ibaret ya!
Acaba İmamoğlu böyle bir konuşma yapmaya, irade beyanına ikna edilemedi mi? Yoksa kabul etti de Kemal Bey ne olur ne olmaz diyerek kendisini kürsüye çağırmaya cesaret mi edemedi?..
Sebep ne olursa olsun sonuç gün gibi ortada. Kemal Bey'in dün gruptaki "İmamoğlu ile baba-oğul gibiyiz" sözleri havada kaldı. İnandırıcı olamadı.
Öyle ya, evlat olsa İmamoğlu'nu konuşturmaya çalışırdı, susturmaya değil.
İnsan evladına bu kadar tahammül edemez mi?

***


ENVER AYSEVER, CHP GRUBUNDAN BİLDİRİYOR
Enver Aysever, 5N1K'yı bilerek es geçmiş ama Twitter hesabındaki şu satırları okurken hiç eksikliğini hissetmiyoruz:



"Birbirine her türlü küfrü edip, akıl almaz ayak oyunları yaptıktan sonra sarılıp, öpüşüp çıkar uğruna poz vermek iğrenç!
Siyaset bu denemez. Buna riyakârlık denir!"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA