Dün Selim Soydan'ın 50 senelik aşkı Hülya Koçyiğit'e yazdığı mektubu okurken çok duygulandım. İyi tanıştığım ve çok sohbet ettiğim bir insan olan Selim ağabey futbolculuğu kadar klas ve etkileyici bir mektup yazmıştı. Şöyle diyordu...
"Burası hayatımın en büyük dersi oldu. Seneye, evliliğimizdeki 50. yılını bitirmiş olacağız. Hayatımın en doğru kararı sevgili eşim Hülya ile yaptığım evlilikti. Bu aşkı anlatmam kolay değil... Yarım asrı birlikte geçirdiğim yol arkadaşım Hülya'nın gözyaşı döktüğünü ilk kez gördüm. O göstermedi, ben gördüm.
Başını omzuma yaslayıp 'Buraya kadarmış Selim' dediğini hiç unutmayacağım. Boğazım düğüm düğüm oldu, sıkıca sarıldım ona. Benden kaçırmaya çalıştığı gözyaşlarını da görmezden geldim kendimi sıkarak. Bunları hep birlikte atlatacağımızı söylediğimde 'İşte hayat arkadaşlığı böyleymiş Selim' dedi. Bu kolay bir ameliyat değildi."
***
Hülya Koçyiğit efsane bir sanatçı ve çok güzel bir kadın olmasının yanında aynı zamanda çok cesur ve demokrat bir vatanseverdir. Hülya Hanım'a Türkiye'nin hâlâ çok ama çok ihtiyacı var. Kendisine acil şifalar diliyorum. Dostum Ender ve Gülşah Alkoçlar'a da sabırlar diliyorum. Bir an evvel Hülya Hanım'ın tedavi sürecinin tamamlanıp ülkemize dönmesi için dua ediyorum. Birbirine çok bağlı insanlar olan bu güzel ailenin ve aynı zamanda Türkiye toplumunun sevgisinin Hülya Koçyiğit'e büyük güç vereceğine inanıyorum...
***
Hülya Hanım'ın daha demokratik ve özgürlükçü bir Türkiye için nasıl elini taşın altına koyduğuna dair bazı şeyleri de bu yazıda hatırlatmak isterim...
Mart 2013'te bu ülkede çözüm süreci başlamış ve Türkiye'nin doğusunda 30 yıldır akan kan durmuştu. Elbette bu kanın akmaya devam etmesi için her türlü provokasyon da sürüyordu. Artık herkesin elini taşın altına sokması gerekirdi. Türkiye'nin kendine solcu ve demokrat diyen sanatçıları yıllarca "
Barış istiyoruz" diye haykırmıştı. İşte şimdi imtihan zamanıydı. Oysa o tip Eski Türkiye sanatçıları sırf Erdoğan'dan nefret ettikleri için barış sürecine destek vermediler. Bu köhnemiş zihniyetler "
Erdoğan barışı getirecekse savaş sürsün daha iyi" zihniyetindeydi.
Çok korkunçtu...
***
Bazı sanatçılarsa elini taşın altına soktu ve bu ülkenin barış ve huzura kavuşması için risk aldı. Kim ne der diye düşünmeden çok açık bir tavır koydular. Bu sanatçıların en başta geleni Hülya Koçyiğit idi. Evet başka sanatçılar da akil insan olmuştu ama önemli bir kısmı baskılara dayanamayıp o sürecin toplantılarına katılamadı. İyi niyetlilerdi belki ama mahalle baskısı onları yıldırdı. Akil insanlar sürecinin istisnasız tüm toplantılarına katılan tek bir sanatçı vardı. O da Türk sinemasının efsane aktrisi Hülya Koçyiğit idi.
Koçyiğit sinema kariyerindeki nezaket ve zarafete uygun şekilde hiç şatafat ve gürültü yapmadan tüm toplantılara katıldı. Şehir şehir kasaba kasaba insanlarla buluştu. Marmara bölgesindeki ulusalcı protestocularla tek tek konuştu ve onlara barışı anlattı. Hiçbir zaman bu yaptıklarının PR'ını yapmadı. Kendisine edilen hakaretlere ve küfürlere hiç aldırmadı. Çünkü barışa ve çözüme inanıyordu. Artık bu ülkenin evlatlarının ölmemesinden ve öldürmemesinden yanaydı. Nefsini hiç önemsemedi. Önemsediği tek şey bu ülkenin huzurlu ve mutlu geleceğiydi...
***
Koçyiğit gerçek anlamda özgürlükçü ve demokrat bir sanatçıdır. Kendisi ne kadar tevazu gösterse de barış ve çözüm sürecine katkısı büyük olmuştur. Duru güzelliği ve çok başarılı sanat hayatının yanı sıra cesaretiyle ve yüreğiyle tarihe geçmiştir. Sosyal barış idealine ve demokrasiye gerçekten bağlı her insan için Hülya Hanım emsalsiz önemde bir değerdir...