Daha önce de yazdığım gibi bürokratik vesayetle mücadelenin en önemli ayaklarından biri yargı bürokrasisini hem demokratik meşruiyete sahip kılmak hem de demokratik kontrol ve denetim altında tutmak...
***
Prof. Dr. Atilla Yayla'nın da belirttiği gibi bunu yapabilmenin yolu da yürütmenin bu mücadelede yasamadan destek almasından geçiyor. Şimdiye kadar bu mücadele böyle yürütüldü...
***
Dolayısıyla
Türkiye bu temel problem yüzünden en azından kısa vadede sert bir kuvvetler ayrılığına gidemez...
***
Eğer sert kuvvetler ayrılığı rejimine gidilirse vesayet düzeni aynen geri gelebilir.
Gevşek kuvvetler ayrılığı modeli Türkiye için şu an kesinlikle doğru çözümdür...
***
Kuvvetler ayrılığı meselesine genel olarak bürokratik vesayetle özel olarak FETÖ ile mücadele açısından da bakmak gerekir. Bu boyut unutuluyor...
***
Türkiye'deki bürokratik zihniyet ve 657 sayılı kanuna dayanan memurluk sistemi yüzünden bürokrasi bir demokraside olması gerekenden çok daha korunaklı ve sorumsuz...
***
Kayıtdışı güç odaklarının siyasî iktidarlara karşı bürokrasiye yatırım yapmalarının ana sebebi bu...
***
Bu durum değişmedikçe bürokratik vesayete karşı mücadelede yasamanın katkısına ihtiyaç var...
***
Bundan dolayı senelerini siyasal sistemlerin analizine vermiş liberal-demokrat akademisyen Atilla Yayla çok haklıdır. Türkiye'de seçilmiş hükümetlerin yasama üzerinde ağırlığı olmasından kolay kolay vazgeçilemez...
***
Başka bir deyişle
en azından görünür gelecekte Türkiye sert değil yumuşak ve gevşek kuvvetler ayrılığına mahkûm görünüyor. Anayasa değişiklik paketi bu
açıdan son derece isabetlidir...