Tüm millet olarak ya bir bütün olacağız ya da en az 100 sene geriye giderek un ufak olacağız... Türkiye üzerindeki kara bulutlar ortadan kalkmış değil. Hala ülke büyük bir risk ve tehdit altında. Türkiye toplumu olarak tüm ayrılıkları paranteze almak ve bir bütün olmak zorundayız. Ancak bu şekilde riskleri bertaraf edebiliriz. 15 Temmuz ruhu bizi yeniden millet kıldı ve bunun bozulmaması hepimizin görevidir. O yüzden sadece İstanbul Yenikapı meydanında değil tüm şehirlerimizde meydanlara koşalım. FETÖ'ye karşı 80 milyon insan bir ayaklanma başlatalım...
***
Geçen salı Hulusi Akar'ın emir subayı Fetullahçı Yarbay Türkkan üzerinden FETÖ olgusunu analiz etmeye başlamıştım ama devamını getiremedim çünkü bana takıntılı bir arkadaşa cevap vermek zorunda kaldım. O yazar arkadaş ve ben dahil herkesle kavgalarımızı toprağa gömmek ve Türkiye'yi yok etme amaçlı FETÖ tehlikesine karşı yekvücüt olmak mecburiyetindeyiz.Yoksa Yarbay Türkkan gibi FETÖ robotu örnekleri ülkemizi mahvedecekler.Tehdit bitmiş değil... 1997'de piyade teğmen olarak mezun olan Fetullahçı Türkkan akademik başarısı çok yüksek olmasa da çok titiz ve disiplinli bir subaydı. FETÖ'nün 2010'a kadar kendisine kayda değer bir görev vermediğini, düşük profili sayesinde TSK içinde fark edilmediğini ve soruşturmaya uğramadığını anlatan Türkkan'ın kariyerinde önünü açan gelişme Genelkurmay Başkanlığı Destek Kıtaları Komutanlığı'na tayini olmuş. 2010-2011'de destek kıtalarına bağlı askeri kantinde başarıyla çalıştığını ifade eden Türkkan bu başarısının
dikkat çektiğini ve dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in emir subayı yardımcılığı görevi için teklif aldığını anlatıyor...
TSK içini iyi bilen başarılı akademisyen Metin Gürcan'ın ifade ettiği gibi "FETÖ abilerinin" isteklerinin de bundan sonra başladığını belirten Türkkan'ın bu göreve gelmesinde FETÖ'nün bir etkisi olup olmadığı zamanla anlaşılacak. Türkkan bundan sonra yaşananları ise şöyle anlatıyor: "Özel Paşa'nın son üç ayında emir subayı oldum. Özel Paşa'yı dinleme cihazıyla sürekli dinliyordum. Murat abiden önceki ismini hatırlayamadığım bir abi bana dinleme cihazını verip paşanın sesini kaydetmem talimatını verdi. Paşanın her gün sesini kaydettim. Necdet Özel Paşa döneminde iki yıl Hulusi Akar Paşa, iki yıl da Yaşar Güler Paşa Genelkurmay İkinci Başkanlığı görevini yürütmüşlerdi. Her ikisinin de emir subayı arkadaşım Binbaşı Mehmet Akkurt'tu. Mehmet Akkurt da Gülen Cemaati'nin bir mensubudur. Ses kayıtlarını onunla birlikte yaptık". Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'in emir subayı Akkurt Genelkurmay Başkanlığı'ndaki çatışmada öldürüldü...
FETÖ yapılanması içindeki gizliliğe dikkat çeken Türkkan şu bilgileri de veriyor: "Cemaatte kesin bir şekilde gizlilik ve ketumiyet vardır.
Herkes kendi abisini bilir, gider dersini yapar, namazını kılar, sohbetini yapar, kendi işiyle ilgili verilen görevleri yapar, fazlasını bilmez ve sormaz".
Türkkan'ın "abi" dediği Fetullahçıların gerçek ad ve soyadlarını dahi bilmemesine rağmen onlara duyduğu şaşırtıcı sadakat tam bir hipnozlanma halini ifade ediyor. Türkkan'ın ifadelerinde dikkat çeken bir başka nokta ise pasif görevlerdeyken FETÖ ile bağlantısını sadece iki-üç haftada bir yapılan kısa süreli görüşmelerle devam ettirmesi ve emir subaylığına seçilmesinin arından örgütün kendisine verdiği görev sayısının artması.
FETÖ'nün kendisine komutanları dinleme, generallerin kimlik bilgilerini fişleme, darbe girişimi esnasında Genelkurmay Başkanı'nı derdest etme gibi casusluk filmlerini aratmayacak görevler verdiğini anlatan Türkkan'ın bunları hiç sorgulamadan yapması da aynı hipnozlanma olgusunun bir başka boyutu...
Ayrıca Türkkan'ın ifadelerinden FETÖ'nün TSK içindeki hücre tipi yapılanmasını koruduğu görülüyor. FETÖ'cü subayların birbirlerini hiç tanımamaları önemli bir ayrıntı.Türkkan'ın ifadelerinde vurguladığı bir diğer dikkat çekici nokta ise Gülen'in "seçilmiş bir kişi olduğu ve ilahi bir kimliğinin bulunduğuna inandığını" dile getirmesi. Bu, yapı içindeki apokaliptik mehdi inancının ve tanrı tarafından seçilmişlik hissinin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.