Başkanlık sisteminin demokrasiyi tamamen ortadan kaldıracağı ve diktatör yaratacağı gibi hurafeler çok yazılıyor çiziliyor. Aynı ezber muhalefet tarafından da sürekli tekrarlanıyor. Oysa yasama ile yürütmenin birbirinden ayrışması konusunda parlamenter sistem çoğu zaman aciz kalan bir modeldir. Meclis çoğunluğunu elde eden siyasi parti hükümeti de belirler ve yürütmeye salt kendi milletvekillerinin iradesi üzerinden, üstelik denetimi pek kolay olmayan geniş tasarruf alanları açar...
***
Oysa başkanlık sistemi diye adlandırılan yönetim yapısının temel mantığı yasama ile yürütmenin kesin biçimde ayrışmasıdır. Dolayısıyla bu kriter açısından ele alındığında başkanlık sistemi parlamenter sisteme kıyasla net biçimde daha demokratik bir rejim üretecektir. Bu çok açıktır...
***
Dolayısıyla parlamenter sistemin tabiatı itibariyle kriz üretmeye yatkınlığını ve antidemokratik bir rejim üretilmesine uygun zemin oluşturduğunu da görmemiz gerekiyor. Parlamentarizmde iş geliyor,
muhakkak bir gün kriz ve kaos noktasına dayanıyor. Bu kaotik dönemlerde vesayet güçleri devreye giriyor ve ülke adım adım harap oluyor. Bu konularda çok
okumuş düşünmüş biriyim ve
Türkiye için
çözümün iki turlu dar bölge başkanlık sistemi
olduğu kanaatindeyim...
***
Hep birlikte gördük ki iki hasbi refik olan Erdoğan ve Davutoğlu döneminde bile aynı kriz gerçeği tekrarlandı ve amorf parlamenter model yürümedi. Erdoğan-Davutoğlu ikilisi bile yürümediyse iki ayrı partiden iki dost ve refik değil iki hasım ve rakip siyasal aktör o makamlarda olursa Türkiye mahvolur. İşte bu sebeplerden dolayı Türkiye'nin kriz üreten parlamenter rejimden dar bölge iki turlu başkanlık rejimine geçmesi gerektiğini savunuyorum...
***
Peki bu duruma karşı çare olarak savunduğum başkanlık sisteminin tanımı nedir? Başkanın halk tarafından seçilmesi mi?
Türkiye'nin bugünkü parlamenter sistemi içinde Cumhurbaşkanını halka seçtiriyoruz. Bu başkanlık sistemi olur mu? Hayır olmaz. Çünkü hükümetin patronu yine Meclis'ten çıkıyor ve Meclis'in güvenoyuna ihtiyaç duyuyor. O halde başkanın halk tarafından seçilmesi, başkanlık sisteminin gerekli unsuru fakat tek başına ayırt eden karakteristiği değildir.
***
Tarih boyunca, devlet kuvvetleri (yasama, yürütme, yargı) içinde, yargı kuvvetinin diğer kuvvetlerden büyük ölçüde ayrı tutulabildiği çeşitli sistemler olmuştur. Yasama ve yürütme kuvvetlerinin birbirinden ayrılması da, Roma İmparatorluğu'nun cumhuriyet dönemlerinde olduğu gibi zaman zaman denenmiştir. Bizim de kendi sistemimizi inşa ederken örnek almamız gereken Amerikan Başkanlık Sistemi'nin başardığı yeni şey; tarihi deneylerin hepsinin incelenmesinden çıkan derslerle,
devlet kuvvetlerinin birbirinden ayrıldığı ama onların herhangi birinde diktatoryal bir kuvvet birikmesini önleyecek denetleme ve dengeleme mekanizmalarının yaratıldığı bir siyasi sistem kurmasıdır. Türkiye'nin de ihtiyacı budur...