Türkiye'nin son yıllarda yaşadığı en erdemli ve en güzel olaylardan biri her görüşten hukukçunun temel ilkeler üzerinde uzlaştığı Yargıda Birlik Platformu'nun kurulması ve ardından da bu onurlu platformun HSYK'ya hâkim olabilmesidir.
Türkiye gerçek anlamda bir hukuk devleti olacaksa mevcut HSYK'nın bir yeniden inşa projesiyle mümkün.
İşte o bağlamda HSYK Başkanvekili Mehmet Yılmaz çok önemli bir aktör.
Bizim gazetede çıkan söyleşisi de geçtiğimiz üç yıla ve geleceğe dair çok önemli konuları hatırlatıyordu.
Bu söyleşiyi yapan Abdurrahman Şimşek'i özellikle tebrik ederim. Bu söyleşi altı çizile çizile okunmalıdır...
***
Mehmet Yılmaz'ın belirttiği gibi 2010'da gerçekleşen referandumla Anayasa'nın HSYK ile ilgili maddesinin değiştirilmesi sonucu oluşan HSYK hâkimiyetini bir grubun ele geçirmesi ile her şey çok daha kötüye gitti. Devlet otoritesine tabi olmayan bu grup, 17-25 Aralık sürecinin yaşanmasına sebep oldu. 17-25 Aralık'ta yaşananlar topyekûn bir farkındalık yarattı. O güne kadar dağınık ve umutsuz bir şekilde yargıda yaşanan perişanlığı izleyen, hukukun evrensel değerlerine sahip hâkim ve savcılar bir araya gelerek, yargının kötü gidişine '
dur' demeye karar verdi. Bilinenin aksine bu muhafazakâr, milliyetçi ve sosyal demokrat hukukçuların ideolojik birlikteliği değil, hep hukuk içinde kalan, hukuk zemininde hareket edenlerin isyanı idi.
***
Yargı içinde çok sevilen ve sayılan Mehmet Yılmaz'ın 17-25 Aralık konusunda hukuksal realite olarak ortaya koydukları da dikkatle okunmalı...
17-25 Aralık soruşturmasında 3 ayrı savcı tarafından farklı konuları haiz soruşturmaların aynı zamanda operasyona dönüştüğünü, zabıtadan alelacele getirilen fezleke ve eklerinin yer aldığı mühürlü çuvalın mührünün sökülüp çuval açılmadan şüpheliler hakkında, gözaltı ve yakalama kararları verildiğini, hiçbir araştırma yapmadan malvarlıklarına ve şirket hisselerinin tamamına el konulduğunu tespit ettik. Ayrıca 25 Aralık soruşturmasını yürüten Savcı
Muammer Akkaş'ın soruşturmayı, usulsüz ve yetkisiz olarak UYAP'a da kaydetmeden yürütmeyi sürdürdüğü, usulsüz dinlemelerin gerçekleştirildiği ve tüm bu hukuka aykırı işlemleri
Fetullah Gülen'e bağlı örgütün hükümeti devirmek amacı ile gerçekleştirdiğinin müfettiş raporu ile saptanması üzerine 17-25 Aralık soruşturmalarında görev alan savcı ve hâkimleri uzaklaştırıp kovuşturma izni verdik...
***
Kovuşturma izni nedeniyle açılan davalardan 17-25 Aralık süreci hâkim ve savcıları ile MİT TIR'ları savcıları Yargıtay'ın terör suçları ile görevlendirilen 16. Ceza Dairesi'nde yargılanıyor.
Yine İstanbul'da casusluk, darbe ve Gülen terör örgütüne üye olmak suçlarından tutuklu 63 şüpheli hakkında usulsüz tahliye kararı verilmesine neden olan hâkimler (
Metin Özçelik ve
Mustafa Başer) hakkındaki kamu davasında da aynı suçlama var ve onlar da 16. Ceza Dairesi'nde tutuklu olarak yargılanıyor.
Gereken neyse hukuk içinde yapılacak...
***
Günümüz Türkiyesinde muhafazakârından Atatürkçüsüne, milliyetçisinden solcusuna, liberaline herkesin ittifak ettiği nadir kurumlardan biri HSYK'dır...
HSYK'nın bu ülkeyi hukuk devleti haline getirme süreci hararetle desteklenmeli...