Dün de vurguladığım gibi PKK terör örgütü son 40 yıla damga vuran bir realitedir. Abdullah Öcalan ise PKK'nın tüm örgütsel yapısının toplamı kadar hatta belki bu yapının tümünden daha da büyük bir siyasal realitedir. Türkiye PKK terör örgütünü gerçek anlamda çok yıprattı ve geriletti son dönemde. Elbette bir vakit sonra yeniden bir çözüm süreci başlayacak ve PKK silahlarını tamamen toprağa gömecek. PKK'nın silahlarını bırakması ve geri dönülmez biçimde toprağa gömmesi ve bu toprağın üstüne de beton dökmesi kaçınılmazdır. Bu muhakkak olacak...
***
Önümüzdeki dönemdeki süreç ise elbette geçmişten alınan derslerle götürülmek zorunda. Bu bağlamda Uludere katliamı olayı dikkatle irdelenmelidir. Bu karanlık hadise hâlâ aydınlatılmayı bekleyen bir olaydır. Çözüm sürecinin başlamadan bitmesi ve bu topraklarda kanın oluk oluk akmaya devam etmesi için yapılmış büyük bir kumpastır Uludere katliamı...
***
Tam o dönem yani Uludere katliamının yaşandığı süreç MİT'in 85. kuruluş yıldönümüne denk gelmişti. Kuruluş tarihi 6 Ocak 1927 olarak kabul edilen Milli İstihbarat Teşkilatı, 85'inci yıldönümü için oldukça kapsamlı etkinlikler düzenlemişti. Devletin zirvesi, medya ve eski teşkilat mensupları için ayrı ayrı programlar hazırlanmıştı. Ancak bu kutlama Uludere katliamının gölgesinde başladı...
***
Medyanın davetli olduğu programda
Hakan Fidan, "
Milli İstihbarat Koordinasyon Kurulu"nun oluşturulduğunu açıkladı. Daha derinlemesine, tek merkezden koordinasyona yönelik Emniyet, Genelkurmay ve bakanlıkların içinde olduğu bir mekanizma kurulduğunun altını çizdi. Bu kurulun içinde MİT Müsteşarı'nın yanı sıra, MASAK gibi kurumların da görev alacağını ifade etti. İstihbaratın bu kuruldan ilgili birimlere dağıtılacağını vurguladı. Bu sırada önemli bir gelişme daha yaşandı...
***
Genelkurmay bünyesindeki Genelkurmay Elektronik Sistemler Komutanlığı (GES) da MİT'e devredildi. Teşkilat bünyesinde ayrıca, "
Özel Operasyon Birimi" adı altında yeni bir ekip de oluşturdu. Yurtdışında çeşitli terör grupları tarafından kaçırılan Türk vatandaşları burnu dahi kanamadan kurtarıldı bu ekip tarafından...
***
Ve yine geçmişten bir başka örnek. Tarih 13 Eylül 2011... PKK'ya yakınlığıyla bilinen bir ajansa yansıyan ses kayıtları, gündeme bomba gibi düştü. Kayıtlarda PKK ile devlet arasında yapılan görüşmeler, özel bir kurgu ile sunuluyor ve o görüşmede dönemin Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı (MİT Müsteşarı) Hakan Fidan, eski MİT Müsteşar Yardımcısı
Afet Güneş ile KCK'lı
Mustafa Karasu, PKK'lı
Sabri Ok, Kongra-Gel Başkan Yardımcısı
Zübeyir Aydar ve koordinatör ülke temsilcilerinin olduğu iddia ediliyordu...
***
Ortaya çıkan kayıtlarla birlikte kamuoyu çözüm süreci için yapılan Oslo görüşmelerini öğrenmiş oldu. PKK'nın Avrupa kanadıyla 2006'da dolaylı olarak başlayan görüşmeler, 2011'de bazı kayıtların internete sızmasıyla sekteye uğradı. Daha sonra Hakan Fidan ve Afet Güneş hakkında Ankara ve İstanbul'da Oslo sürecine ilişkin soruşturma açıldı. Ancak, siyasi irade, terörün sona ermesi için yine MİT üzerinden bu kez İmralı ile çözüm odaklı görüşmeleri sürdürdü. Ve bu görüşmelerin başladığı, kamuoyuna da açıklandı. Silahların tamamen toprağa gömülmesi ve toprağın üstüne de beton dökülebilmesi için -elbette geçmiş tecrübeden de ders alarak- çözüm sürecinin bir zaman sonra yeniden başlaması gerekli ve hatta zorunludur.