Bu aralar evimdeki okuma odamın sehpasında üç kitap duruyor. Üçü de Necdet Subaşı'ya ait. Birincisi Otto yayınlarından çıkan Yaz Dediler Anı ikincisi Dergah Yayınlarından çıkan Zamanın Behrinde Ramazan Hikayeleri ve üçüncüsü Tezkire Yayınlarından çıkan Tedavüldeki Kitaplar. Kamuoyu Subaşı'nı Alevi çalıştaylarını organize etmiş akademisyen olarak tanıyor genelde. Ben de seneler evvel Subaşı'nın Alevi Modernleşmesi adlı eserini okuyarak tanımıştım kendisini. Çok başarılı bir kitaptı. Sonrasında bizzat da tanıştık ve arkadaş olduk...
***
Necdet Subaşı imam-hatip ve ilahiyat kökenli olup entelektüel anlamda da İslamcı geleneğe mensup bir aydındı. Öte yandan
Alevi meselesini ise esaslıca kavramış ve bu konuda çok adil duruşu olan bir adamdı. Aynı zamanda din sosyolojisi disiplininin hakkını veren gerçek bir akademisyendi. Tarihsel ve sosyolojik verileri kendi siyasi duruşunu daha güçlü kılmak için mühimmat gibi kullanarak çarpıtmıyordu. Tek derdi gerçekliği anlamak ve anlatmaktı...
***
Subaşı'nın Alevilik meselesinin künhüne vakıf olabilme başarısını göstermesi de bence bu sebepleydi. Bu sebeple Alevi çalıştayları koordinatörlüğü için de en doğru isimdi Necdet Subaşı. Benim de katıldığım o çalıştaylar sürecinde daha sık görüşürdük. Sohbeti çok tatlı ve matrak bir adamdı aynı zamanda. Hem sıkı bir akademik toplantıda hem de bizim şamatalı makara futbol programında aynı rahatlıkla konuşabilecek bir karakteri vardı. Alevi meselesinin çözümü yönünde Türkiye'ye çok değerli katkılar sundu Subaşı.
Alevilik meselesi dışında da Çağdaş Türk Düşüncesi ve Türk Modernleşmesi alanındaki eserlerinin de hepsini okudum. Bence Subaşı'nın bu çalışmalarının da yeterince kıymeti bilinmedi. İslamcılar arasında da hakkı verilmedi. Tüm eğitim ve akademik hayatı entelektüel merkezlerden uzak taşra vilayetlerinde geçmesine ve çok zorluklarla karşılaşmasına rağmen isteyince bir adamın kendini nasıl iyi yetiştireceğine örnek bir adamdır Subaşı. Bu bahsettiğim üç eseri ise tüm bu akademik ilgilerinin dışında üç kitap...
***
Necdet Subaşı'nın bu üç eseri de kendi hayatından hatıralarla süslediği edebi denemelerinden oluşuyor. Ben Necdet'in nitelikli bir ilim adamı olduğunu bilirdim ama edebiyat adamı tarafını bilmezdim açıkçası. Bu üç kitap da içinde bulunduğumuz 2015 yılında yayınlandı.
Subaşı'nın birbirini tamamlayan bu üç eseri 60'lı yıllarda doğan İslamcı kuşakların da hikayesini anlatıyor aynı zamanda. Subaşı kendinden hareketle geride kalan 50 yılın Türkiye'sindeki İslamcılığın hikayesini anlatmış desem yanlış olmaz. Müthiş anektodlar ve çok yalın bir anlatımla su gibi akıyor bu üç kitap. Üstelik İslamcılığın entelektüel serüvenine İstanbul'dan değil taşradan bakması kitabı daha da ilginç kılıyor. İslamcılığın çeşitli taşra vilayetlerindeki merkezlerinin panoramasını çiziyor Subaşı. Tüm bunları da hiç kasmadan ve kendi hikayesini anlatarak yapıyor. Bugünkü Türkiye'yi de anlamak için Necdet'in kitapları okunmalı. Hem İslamcılar hem de bu serüveni anlamak isteyen herkes okumalı...