Dünde yazdığım gibi Özgecan Aslan vahşetinden sonra bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağına inanmak istiyorum. O sebeple ısrarla kadınlara yönelik erkek terörü meselesini yazıyorum. Günümüz Türkiye'sinde resmi olarak her gün ortalama üç kadın -sadece kadın kimliğinden ötürüöldürülüyor. Erkeğe karşı fiziken ve maddeten güçsüz ve aciz durumda olduğu için "karşılığını veremeyecek, bedelini ödetemeyecek" durumda olduğu için öldürülesiye dövülen ya da katledilip cesedi bir köşeye atılan binlerce kimsesiz kadın var bugün Türkiye'de.
***
Kadınları koruyan güçlü, etkin ve operasyonel gücü olan bir kadın lobisi yok. Ancak erkek egemen medya bakışı tarafından "
dırdır eden kadınlar" olarak algılanan ve algılatılan kimi kadın girişimleri var. Bu onurlu girişimler ellerinden geleni yapıyor ama bir yere kadar güçleri var.
***
Yargı camiasında kadınlara yönelik erkek terörü noktasında duyarlılık sıfır. Kadın hâkim ve savcı sayısı da çok kısıtlı. Yasalar da yetersiz, ama var olan olumlu yasalar bile adaleti temin için kuvvetle işletilmiyor.
***
Emniyet camiasında da kadınlara yönelik erkek terörü noktasına duyarlılık sıfır. Yüzü dağıtılmış bir kadını bile o şerefsizliği yapan kocasıyla "
barıştırma" eğiliminde Türk polisi. Maalesef geleneksel Türk polis davranışı bu yönde.
***
Oysa tam aksine adliye aşamasına gelmeden işlevsel bir vicdanlılıkla hareket edecek, bu saldırıları yapan namussuzlara karşı caydırıcı davranacak emniyet güçleri "
kadınlara yönelik şiddet" meselesinde bir ilerleme sağlar. Durum acildir.
***
Adlî ve kolluk önlemleri derhal ve sert şekilde alınmak zorunda. Eğer bu sert ve radikal önlemler alınmazsa kadınların ve kadınlar adına kimi erkeklerin silahlanması ve misilleme hareketlerine girişmesi kaçınılmaz olur.
***
Malum psikopat erkek takımından birkaç adamın öldürülmesiyle süreç başlar. Kontr-şiddet yöntemiyle meselelerin çözülebileceğini gören kadınlar da bu silahlı yapılara destek verir ve iş büyür.
***
Sonra Türk devleti bu sefer de "
silahlı kadın örgütleri"yle barış ve çözüm masasına oturmak zorunda kalır. Hiç gülmeyin. Bu dediklerimi de bir kenara yazın. Radikal tedbirler alınmazsa bunları Türkiye yaşayacak.